dc.contributor.advisor |
Profesör Doktor Ramazan Biçer |
|
dc.date.accessioned |
2022-12-14T13:10:24Z |
|
dc.date.available |
2022-12-14T13:10:24Z |
|
dc.date.issued |
2020 |
|
dc.identifier.citation |
Şimşek, Yusuf. (2020). Seyyid Kutub'un din ve iman-amel ilişkisine yaklaşımı. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Sakarya. |
|
dc.identifier.uri |
https://hdl.handle.net/20.500.12619/98630 |
|
dc.description |
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır. |
|
dc.description.abstract |
İman ile amel arasındaki ilişki kelâm ilminin önemli konularından birini teşkil etmektedir. İslâm tarihinin hicrî II. yüzyılına kadar uzanan bu problem, amelin imandan bir cüz olup olmadığı yönünde ortaya çıkmıştır. Tarihsel olarak bu kadar eski bir dönemde ortaya çıkmakla birlikte bu konu, İslâm tarihinin hemen her döneminde tartışılarak günümüze kadar gelmiştir. Bu tartışmaların kahir ekseriyetini "Amel imanın bir parçasıdır dolayısıyla amel olmadan iman olmaz" ve "Amel ve iman farklı iki şey olup amelsiz de iman olur" şeklinde iki karşıt görüş oluşturmuştur. İslâm âlimleri, iman edip salih amel işleyen bir kişinin imanının olduğu konusunda genel itibariyle ittifak içindedirler. Ancak iman edip, salih amellerden geri duranların imanları hakkında ihtilafa düşmüşlerdir. Zamanla her iki taraf da düşüncelerini delillendirmeye çalışmış ve bu mesele daha sistematik bir hale gelerek önemini korumuştur. Geçtiğimiz son yüzyılın önemli İslâm âlimlerinden biri olan Seyyid Kutub, eserlerinde iman konusuyla ilgili detaylı açıklamalara yer vermiştir. Kutub, bu konudaki görüşlerini kelâmî tartışmalardan uzak durarak kendine özgü yorumlarla ortaya koymaktadır. Onun imana dair görüşlerinde izlediği metot ise nakli merkeze alarak aklın sınırlılıkları çerçevesinde deliller getirme yönündedir. Bu çalışmada Mısır'ın son dönem âlimlerinden olan Seyyid Kutub'un iman ve amel hakkındaki görüşleri ve bu görüşleri neticesinde Müslümanların görev ve sorumluluklarının ona göre neler olduğu, iman-amel ilişkisi çerçevesinde açıklanmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde Kutub'un din düşüncesine imana dair görüşlerine zemin oluşturması sebebiyle yer verilmektedir. İkinci bölümde Kutub'un iman ve amel kavramlarına yaklaşımı ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde ise onun düşüncesinde iman ve amel arasındaki ilişkisinin nasıl tesis edildiği ve amelin önemi ortaya konulmaktadır. Kutub'un iman anlayışı, fikirlerinin merkezinde yer alması sebebiyle bu çalışma, onun düşünce sistemini de belli ölçüde ortaya koymaktadır. Seyyid Kutub, imana dair düşüncelerinde amele büyük önem vermektedir. Ona göre imana sahip olan kişide namaz, zekât gibi temel ibadetlerin yerine getirilmesi ile inkâr ve faiz gibi temel yasaklardan kaçınılması şeklindeki amelî hususların muhakkak bulunması gerekir. Bununla beraber onun iman-amel ilişkisine dair yaklaşımı, Hâricîler'in görüşü gibi parça-bütün ilişkisi şeklinde değildir. Kutub'un bu konudaki yaklaşımı selef âlimlerinin görüşlerine yakınlık göstermektedir. Bundan dolayı Kutub, Hâricîler'in aksine büyük günah işleyen kimseleri tekfir etmemektedir. Allah'a ortak koşmak dışındaki bütün günahlar için tövbe kapısının açık olduğunu belirterek ameli terk eden imanlı kişiyi kâfir olarak görmemektedir. |
|
dc.description.abstract |
The relationship between faith and action is one of the important subjects of kalām science. This issue, which dates back to the Hijri second century of Islamic history, has emerged in the direction of whether the action is part of the faith. Even though it has emerged in such a historical period, this issue has been discussed from almost every period of Islamic history. A significant part of these discussions was two opposing views, "the action is part of faith, therefore there is no faith without the action" and "action and faith are two different, and there is faith without the action". There is a consensus among Islamic scholars that those who believe and do righteous action are considered to be true believers. However, they disagree on whether they are considered true believers when they believe but do not do righteous action. Over time, both sides tried to prove their thoughts, and this issue became more systematic and by this way preserved its important in the kalām. Sayyid Qutb, one of the important Islamic scholars of the past century, has included detailed explanations relation to faith in his works. Qutb has presented his thoughts on this issue basing on his own unique comments but avoiding kalām discussion. The method he used in his view on faith is to bring evidence to the center of the limitation of reason by centering religious resources. The study explains the opinions of Sayyid Qutb, who is one of scholars of Egypt in the last period, on the faith and action. Depending on these views, what duties and responsibilities of Muslims are, have been explained in terms of re of relationship between faith and action. In the first chapter of the study, Qutb's thought of religion has been included because it provides a basis for his views on faith. In the second chapter, Qutb's approach to the concepts of faith and action has been discussed. In the third chapter, how the relationship between faith and action was established and the importance of action in his thought have been revealed. Since Qutb's understanding of faith is at the center of his ideas, this study also reveals his thought system. Sayyid Qutb has attached great importance to action in his thoughts on faith. According to him, a faithful person must perform actional responsibility by means of praticing basic obligations like ṣalāt and zakāt, etc. and avoiding basic prohibitions like denial, interest, etc. However, his approach regarding the relationship between faith and action is not in the form of a piece-whole relationship like the view of the Khawārij. Qutb's approach on this issue is close to the views of the predecessors (salaf scholars). Therefore, Qutb does not declare those who commit major sins as an unbeliever, unlike the Khawārij. By stating that the door to repentance is open to all sins except polytheism (shirk), he does not consider the faithful person who gives up action to be an disbeliever. |
|
dc.format.extent |
v, 103 yaprak : şekil, tablo ; 30 cm. |
|
dc.language |
Türkçe |
|
dc.language.iso |
tur |
|
dc.publisher |
Sakarya Üniversitesi |
|
dc.rights.uri |
http://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ |
|
dc.rights.uri |
info:eu-repo/semantics/openAccess |
|
dc.subject |
Seyyid Kutub, |
|
dc.subject |
İman, |
|
dc.subject |
Amel, |
|
dc.subject |
Dinî Bilinç, |
|
dc.subject |
Sorumluluk, |
|
dc.subject |
Sayyid Qutb, |
|
dc.title |
Seyyid Kutub'un din ve iman-amel ilişkisine yaklaşımı |
|
dc.contributor.department |
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Kelam Bilim Dalı |
|
dc.contributor.author |
Şimşek, Yusuf |
|
dc.relation.publicationcategory |
Yüksek Lisans |
|