Hamidiye savaş gemisi Balkan Harbi ve hemen ardından Birinci Dünya Savaşı döneminin Türk donanması bağlamında unutulmaz gemilerinden birisidir. Bu unutulmazlık sadece geminin askeri operasyonlarından değil, ayrıca kaptanı Rauf Bey’den de gelmektedir. Milli Mücadele’nin hemen ardından Cumhuriyetin ilan edilmesiyle beraber Hamidiye gemisi bu sefer farklı bir konumda ortaya çıkar ve önce 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ü Karadeniz’e götürmek şerefine nail olur, hemen ardından da İkinci Dünya Savaşı arifesinde Akdeniz’in sorunlu bölgeleri olan Hatay ve Kıbrıs’ı da içine alan bir eğitim gezisi çerçevesinde bölgede boy gösterir. Özellikle Hatay ve Kıbrıs’a yapılan ziyaretler esasında sıradan geziler olmayıp ince planlanmış bir stratejinin parçası olarak ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak da Hatay bir süre sonra Türkiye topraklarına katılırken Kıbrıslı Türklerin adada yalnız bırakılmayacakları da İngiltere’ye ince bir taktikle duyurulur. Bu çalışma 1924 ve 1938 gezilerini irdelerken dönemin hassas konularına da farklı bir ışık tutmayı amaçlamaktadır.
Hamidiye is an unforgettable warship during the Balkan Wars and then in World War I, not only because of the military operations it had taken part but also because of its captain, Rauf Bey. Soon after the declaration of republic subsequent to the National Struggle in Anatolia, Hamidiye warship appears again to be in a different way and is honored to take Great Atatürk to the Black Sea Region in 1924, then appears once more in a mission embracing the troublesome areas in the Mediterranean Sea Region such as Hatay and Cyprus. The visits especially to Hatay and Cyprus aren’t certainly ordinary visits but a well-thought strategical plan. As a result of these visits to both above-mentioned areas, Hatay is annexed to Turkey, and Great Britain is given a subtle message that Turkish Cypriots arenot to be isolated and alone on the island. This article purposes to enlighten some unknown points between 1924-1938 especially about Hatay and Cyprus issues.