Bu çalışma, kuruluşlarda sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesinde toplam kalitenin oynadığı stratejik rolü vurgulamayı amaçlamaktadır. Teorik kısım, toplam kalite ilkeleri ve kavramlarının rekabet avantajına ulaşmak için bir strateji olarak benimseyin sunmaktadır. Ayrıca ISO 9000, 18000. 26000,14000 sertifikalarına dayanarak; sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde çevresel, sosyal ve ekonomik hususlara uyum sağlamaya çalışan çeşitli toplam kalite modelleri tartışılmaktadır. Çalışmanın, Sadanese Petroleum Pipelines Şirket ile ilgili çalışmanın uygulamalı bölümünde, görüşmeler ve anketler aracılığıyla toplam kalitenin sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmada oynadığı stratejik rolü araştırdı ve şirketin sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için ortalama bir düzeyde toplam kalite stratejisine güvendiğini bulunmaktadır. Çalışma, ISO 9000 şartlarının elde edilmesinin kuruluşların maliyetleri ve israfı azaltmasını sağladığını ortaya koymaktadır. Operasyonlar ve ürün kalitesi ile verimliliği artırması, müşteri memnuniyeti sağlaması, rekabet gücünü güçlendirmek, pazar payını ve katma değeri artırması, finans performansını iyileştirmek ve iyi bir itibar oluşturmak ve böylece ekonomik açıdan sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmaya katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, ISO 14000 sertifikasının alınması, enerji tüketiminin ve doğal kaynakların rasyonelleştirilmesine, kirliliğin azaltılmasına, çevre yasalarına ve mevzuatına uyulmasına, tüketicilerin korunmasına, ihracat gerekliliklerinin yerine getirilmesine ve iyi bir üne ulaşmaktadır. Böylelikle çevresel açıdan sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmaktadır. ISO 26000 ve OHSAS 18000'in benimsenmesi, yüksek derecede iş tatmini yanında iş kazalarının da azalmasını sağlarken, böylece sosyal boyutta sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmaktadır. Buna göre, kuruluşun ISO 9000.14000.26000 ve 18000 şartlarını bütünleşmiş ve sürekli bir şekilde kullanmasının sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkı sağladığı söylenebilmektedir.
Considering the empirical and literature debates and gaps on factors affecting Foreign Direct Investment, the core objective of this paper was to inquire and investigate the Short Run and Long Run epitope, determinants and the effect of Foreign Direct Investment on the Kenyan economy. This study employed an Autoregressive Distributed Lag Model with a Bound Test for Co-integration in examining the multivariate time series data which converts and covers from 1970-2020 in exploring the short run and long run nexuses among the variables. Findings of the study for the factors effecting the FDI in Kenya, in the long run, gross savings, interest rate, trade openness, growth domestic product have a significant and positive link with Foreign Direct Investment inflows into the Kenya. On the other hand, rate of inflation, infrastructure and exchange rate have a negative and significant association with Foreign Direct Investment. According to the variable of infrastructure the study revealed that infrastructure is negatively associated with FDI and it is contrary with many studies made by this topic. The results in this study imply the need for proper management of the inflationary pressures on the economy which affects FDI inflows negatively. So, the country's monetary administrations should improve and implement policies and procedures that will effectively manage all inflation and interest rate in order to come up with long lasting and sustained at levels that will guarantee raising the degree of FDI inflow.