Abstract:
İslam’ın toplum hayatındaki tezahürlerinin mahiyet ve işlevi hakkındaki tartışmalar neredeyse Hz. Peygamber’in vefatından hemen sonraya kadar uzanır. Kelamın ehl-i hadisi eleştirisinde, Müslüman filozofların kelamcıları eleştirisinde, Gazzâlî’nin (ö. 1111) filozofları eleştirisinde daima İslam’ın “nasıl”
anlaşılması gerektiği sorusunu görmek mümkündür. Gazzâlî ve İbn Rüşd (ö.
1198) gibi birbirine muhalif olan iki âlimin dahi kendi dönemlerindeki fukahayı eleştirmede müttefik olmasında yine İslam’ın “nasıl” anlaşılması gerektiği ve toplum hayatında “nasıl” uygulanacağı sorusu görülebilir. Son yüz yıllık dönemde ise bu tartışmalar ve uğraşların zirve yaptığını söyleyebiliriz.
Müslümanlar olarak küçük bir köye dönüşen dünyaya kayıtsız kalamayız,
kendimizi merkeze aldığımız bir dünya tasavvur edemeyiz. Sosyolojimizin,
psikolojimizin, siyaset, ekonomi, eğitim ve kültürümüzün diğer milletler ve
din mensupları ile etkileşim halinde olduğu gerçeğini yok sayamayız. Durum
böyle olunca maalesef Müslüman ülkelerin birçok alanda yaşamış olduğu sorunlar her geçen gün yüzümüze vurulmaktadır. Konuya vakıa tespiti yaparak
başladığımız takdirde incelemesini yapacağımız İslam Işığında Müslümanlığımızla Yüzleşme eserinin önemi daha belirgin olacaktır.