Abstract:
Korku kavramı insanın ani uyarıcılara gösterdiği fizyolojik tepkilerden daha fazlasını içerir. Korku her ne kadar biyolojik
bir tepkime sonucu oluşsa da, korkunun oluşmasında kültürel ve psikolojik deneyimlerin etkisi büyüktür ve bir nesilden
diğerine aktarılır. Korkunun kaynağı, coğrafi, kültürel ve zamana bağlı değişir ancak karanlık, yalnızlık, doğal olaylar,
savaş, açlık, hastalık gibi sayısını çoğaltabileceğimiz birçok korku kaynağı, insanın varolduğu andan itibaren bugüne
değişmeden gelebilmiştir. Korkuya dair değişen sadece bu korkularla başa çıkabilme yöntemleridir. Korku duygusunun
sanata yansıması da, kültürel düzeyle doğrudan ilişkili olup, bulunduğu çağın sanata bakış açısıyla temsil edilir.
Dolayısıyla klasik dönemde korku teması, korkuyu daha çok sembolik bir dille idealize ederken, modern sanatta
dönemin önerdiği gerçeklikle birlikte kendini yeniden inşa etmiştir. Bu inşada öne çıkan ise, doğa ve inançlara bağlı
korkulara ek olarak, modern çağın sunduğu sanayileşme ve teknolojiye ile ilişkili insan ürünü korku kaynaklarıdır. Bu
çalışmada korku kavramı teoriksel boyutta ele alınarak, insanın korku kaynakları genel hatlarıyla tanımlanmış ve sanat
tarihinde yer alan korku teması tarihsel süreç içerisinde incelenmiştir. Modern sanatın korku kavramı Max Beckmann,
Otto Dix, Ludwig Meinder’in eserlerini irdelenerek temsil noktasında klasik dönemle karşılaştırmalar yapılmıştır. Bu
çalışmada amaçlanan; kültürel boyut üzerinden ele alınan eserler aracılığı ile rönesanstan modern dönem resim sanatında
korku kavramının temsillerinin dönemin değişen yapısıyla ilişkisini ortaya koymaktır.
Anahtar Kelimeler: Korku, tasvirleme, kültür, yaşam, sembolizm, dışavurum