Abstract:
Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren tesadüfî
karşılaşmayı tanımlayan rastlantı, gündelik yaşamda olduğu gibi sanat alanında da
sıkça karşılaşılan bir kavramdır. Rastlantının etkisiyle sanatçıların keşifler yaptığı
ve birçok yeni eğilimlere kapı araladığı bilinmektedir. Ancak, bu keşifler,
doğaçlamanın bir tavır olarak sanatta anlam kazanmasıyla görünür olmuştur.
Dadaizm ve sonrasında Sürrealizmle öne çıkan otomatizm ve doğaçlama,
sanatçıların rastlantıya bağlı eylemlerini araçsallaştırmıştır. Tüm bu gelişmelerin
paralelinde soyut sanat, rastlantısal etkilerin aktarımına olanak sağlayan yeni bir
alan sunmuştur. Özellikle, Amerikan Soyut Sanatta öne çıkan doğaçlama ve
rastlantısallık, “an”ı görünür kılma adına bir eylemselliğe sahiptir. Amerikan Soyut
Sanatının temsilcilerinden Jackson Pollock, yaratım sürecinde “an”lık eylemlerini
performansa dönüştürmesiyle öne çıkan bir sanatçıdır. Daha çok damlatma
tekniğiyle tanınan Pollock, sanatında biçimsel anlamda evrimsel bir süreç
geçirmiştir. Sanatçının geçirdiği evrimde değişmeyen ise doğaçlamaya bağlı
sürdürdüğü tavırdır. Bu çalışmada amaçlanan, rastlantı ve rastlantı ile ilişkili
kavramları irdelemek ve Pollock’un sanatında doğaçlama ve rastlantısallığın
etkilerini ortaya koymaktır.