Abstract:
ÖZET 2010 Temmuz-2012 Temmuz döneminde gerçekleştirilen bu proje saf ve katkılı BiFeO magnetoelektrik tozlarının ve filmlerinin kimyasal çözeltilerden sentezi, yapısal ve elektriksel özelliklerinin karakterizasyonunu konu etmektedir. Nitrat taşıyıcılardan sentezlenen tozların hem saf hem de katkılı halde yapısal analizleri yapılmıştır ve bu tozların sentezinden elde edinilen deneyim ile ince filmlerin üretimi gerçekleştirilmiştir. Tozların Curie noktaları Differential Thermal Analysis ile tespit edilmiştir ve artan nadir toprak elementi katkılandırması ile iyon yarıçapına kuvvetli şekilde bağlı olduğu ortaya konmuştur. İyon çapının Bi iyonuna göre daha düşük olması birim hücrenin hacmini küçültmekte ve latis yapısını kübik yapıya doğru kaydırmaktadır. Dolayısı ile paraelektrik-ferroelektrik sıcaklığın düşmesi bu yapısal davranış ile alakalandırılmıştır. Benzer davranış Sr ile katkılandırılmış BaTiO3 kristalinde de gözlemlenmektedir. Saf ve katkılı BiFeO3 ince filmler SrTİO3, MgO ve Nb katkılı SrTiO3 tek kristal altlıklar üzerinde büyütülmüştür. SrTiO3 ve MgO altlıkların seçim sebebi her iki altlığın BiFeO3 latisi üzerinde sırası ile basma ve çekme içgerilmeleri oluşturmasıdır. MgO altlıklar üzerinde büyütülen filmlerde çoklu kristal oluşumu gözlemlenmiştir ve ana odak noktası SrTiO3 ve Nb katkılı SrTiO3 üzerine kaymıştır. Bu filmlerden SrTiO3 altlıklar üzerinde büyütülen filmler yapısal karakterizasyon için, Nb katkılı SrTiO3 altlıklar üzerinde büyütülen filmler ise elektriksel karakterizasyon için kullanılmışlardır. X-ışınları kırınımı (XRD) karakterizasyonu saf ve katkılı filmlerin SrTiO3 ve Nb katkılı SrTiO3 altlıklar üzerinde yüksek yönlenme ile büyüdüğünü göstermiştir. Taramalı elektron mikroskobu analizleri de yüzey morfolojisinin bu düşünceyi desteklediğini ortaya koymuştur. Yapısal karakterizasyonu takip eden elektriksel ölçümlerde aşırı yüksek kaçak akım değerleri tespit edilmiştir ve projenin seyri bu yöne kaymıştır. Özellikle Gd katkılı filmlerde kaçak akımda belirgin bir azalma tespit edilmiştir. Ayrıca Nb-SrTiO3 / BiFeO3 / Pt yapısının bir diyot olarak davrandığı ortaya konmuştur. Bu yapının elektriksel özellikleri detaylı şekilde incelenmiş ve hangi arayüzeylerin Schottky türü ve/veya Ohmik olarak davrandığı tespit edilmiştir. Osmanlı Devleti?nde gümrüklerin ticaret tarihi açısında önemli bir yeri vardır. Bununla bağlantılı olarak modern tarihçiliğin bu konuya uzun bir süredir eğildiği, çeşitli çalışmalar yapıldığı görülmektedir. Mevcut literatürdeki genel eğilim ticaret yolları üzerindeki önemli bir şehrin veya limanın gümrük defterini çalışmakla sınırlı kalmıştır. Bu şehir veya liman çoğunlukla sadece bir defter üzerinden değerlendirilmiştir. Bunun en önemli nedeni incelenen gümrüğe ait arşivlerde tespit edilebilen başka bir defter olmamasıdır. Aslında Osmanlı Arşivi?ne yansıyan farklı kaynaklar incelendiğinde detaylı veriler içeren gümrük defterlerinin varlığına ait kanıtlara rastlanılmaktadır. Fakat gümrük defterlerinden dolaylı olarak bahseden bu delillere rağmen günümüze ulaşan gümrük defterlerinin, özellikle de 16. yüzyıla ait olanların sayısı oldukça azdır. ?Klasik Dönem Osmanlı Gümrük Sisteminin Kurumsal Yapısı ve İşleyişi (1500-1600) başlıklı bu proje farklı kaynaklardan faydalanılarak belirlenen tarih sınırları içerisinde Osmanlı Devleti?nde gümrük sisteminin (veya daha farklı bir ifade ile gümrüklerin) nasıl çalıştığını incelemeyi amaçlamıştır. Proje çalışmaları sırasında, Osmanlı gümrükleri hakkındaki bazı görüşlerin revize edilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle proje raporunda özellikle bu alanlara yoğunlaşılmış ve projede tespit edilen bulgular, bu görüşlerle karşılaştırmalı olarak sunulmuştur. Osmanlı Devleti?nde gümrük bölgelerinin olup olmadığı, iç gümrük kurumunun nasıl işletildiği, ?bac? ve ?tamga? vergilerinin gümrük olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve vergi oranlarının bölgelere ve dönemlere göre ne tür değişiklikler gösterdiği, projede ele alınan başlıca konular olarak sıralanabilir. Osmanlı Devleti?nde gümrüklerin nasıl çalıştığını incelemeyi amaçlayan bu tür bir çalışmada bazı zorluklarla karşılaşılması olağandır. Daha önce konu ile ilgili geniş çaplı bir çalışmanın yapılmamış olması ve mevcut literatürün daha ziyade 18. ve 19. yüzyıla odaklanmış olması, 16 ve 17. yüzyılı ele alanların ise birbirinden irtibatsız olarak yazılması bu zorlukların başında gelmektedir. Ancak proje bitiminde yapılacak olan makale ve kitap yayınları ile bu konuya mütevazı bir katkı sağlaması amaçlanmıştır.