Ulus devlet, ortak soydan gelen, aralarında dil birliği bulunan, aynı dini inanca sahip, ortak tarihe ve kültüre sahip insan topluluğunun siyasi örgütlenmiş biçimidir. 15. ve 16. Yüzyıllarda Avrupa'da dini ve dünyevi tüm kurumları hakimiyeti altına alarak merkezi bir yönetim sergileyen modern devletin devamı olarak doğmuştur. Sahip olduğu normlar, reformlar sonrası Kilisenin yönetim organizasyonun değiştirilmesiyle, daha doğrusu el değiştirmesiyle ortaya çıkmıştır. Varoluşunu milliyetçilik akımlarının yükselişine borçludur. Avrupa ulus devletlerinin egemenlik alanları belirlenirken, insanların hissettikleri mensubiyetlere göre doğal süreç içerisinde oluşan sınırlar, ulus devletlerin de sınırlarını belirlemiştir. Batılı toplumların gelişmişlik seviyesini yakalama arzusunda olan, sömürge yönetiminden henüz kurtulmuş birçok yeni devlet, ulus devlet modelini medeniyet reçetesi olarak görmüş ve uygulamaya çalışmıştır. Batıda reformlar sonrası tabandan yönetime doğru gelişen değişim baskısı, yeni kurulan devletlerde üstten tabana dayatma şeklinde olmuştur. Ulus devletin temel unsurlarını oluşturan milli kimlik, ortak tarih, kutsal vatan, tek dil unsurları halk topluluklarına benimsetilmeye ve uygulatılmaya çalışılmıştır. Sınırların dışında ulus devletin bağımsızlığını tehdit ettiği varsayılan ortak düşmanlar yaratılmıştır. Tez örneği Irak, kurulduğu tarihe kadar ayrı yönetilmiş birden fazla topluluğu, Iraklı kimliği altında bir arada tutmaya çalışmış, ulus devlet unsurlarını dini veya etnik köken gözetmeksizin uygulamaya çalışmıştır. Ulus devletin temel unsurlarının Hristiyanlığın din ve yönetim organizasyonu üzerine kurulduğu görmezden gelinmiştir. Irak' ın gerçek tarihi, dini ve etnik yapısı gözardı edilmiştir. Irak örneğinde görüldüğü üzere homojen olmayan toplumlarda zorlama bir ulus devletin, kurulduğu dönemde içerdiği bire bir unsurlarıyla birlikte yaşama şansı bulunmamaktadır.
A nation state is the politically organized form of a society of humans that come from the same lineage, have language union, are members of the same religion, have the same culture history. Fifteenth and Sixteenth centuries. It emerged as the continuation of the modern state, which exhibited centralized administration by asserting dominance over all religious and secular institutions in Europe. The norms it possesses emerged with the changing or, more accurately, the changing of hands of the management organization of the Church after the Reformation movement. The foundations of the institution is indebted to the rise of nationalist trends. While specifying the areas of sovereignty of the European nation states, the borders that formed within the natural process based on the affiliation people felt determined the borders of the nation state. Many new states that longed to capture the level of development of western societies and that were only recently rid of colonial administration saw the nation-state model as a prescription and tried to implement it in their own societies. Pressure to change that developed from the based up to the administration after the Reformation in the west was imposed from the top down in newly formed states. National identity, shared history, sacred lands, and monolinguistic elements, which constituted the basic components of a nation state, were attempted to be adopted and implemented in communities. Shared enemies that were assumed to threaten the independence were created beyond the borders. Iraq, the example of the thesis, tried to unify more than one community that had been governed separately until the date it was established, under an Iraqi identity and to implement the elements of a nation state without regard for religion or ethnicity. It was overlooked that the fundamental elements of Nation State were established over the religious and administrative organization of Christianity. Iraq's true history, religion, and ethnic structure were ignored. As is seen from the example of Iraq, nation states in heterogeneous societies have no chance to live together with its direct elements when they are established. The nation state, however, can find the chance to live with rooted reforms made in the structures it possessed in the years it emerged as a model.