İstanbul Sözleşmesi, 2011 yılında Türkiye tarafından imzalanmıştır. İstanbul Sözleşmesi imzalanmasından itibaren hem ulusal hem de uluslararası düzeyde geniş bir tartışma alanı yaratmıştır. Sözleşmeyi savunanlar, kadının bireysel haklarını ve özgürlüğünü ön planda tutarak, sözleşmenin kadınlara yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım olduğunu vurgulamaktadır. Buna karşın, sözleşmeye karşı çıkanlar ise toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının milli ve manevi değerlerle çeliştiğini, aile yapısını zayıflattığını ve toplumsal normlara zarar verdiğini öne sürmektedir. Bu bağlamda İstanbul Sözleşmesi, bireysel haklar ile toplumsal değerler arasındaki ideolojik gerilim üzerinden tartışılmaktadır. Sözleşme savunucuları, kadının toplumda eşit bir birey olarak var olabilmesi için bu tür hukuki düzenlemelerin gerekli olduğunu belirtirken; karşıt görüşler, sözleşmenin toplumu ahlaki ve kültürel açıdan olumsuz etkilediğini savunmaktadır. Dolayısıyla sözleşme, yalnızca hukuki bir metin olmanın ötesinde, toplumsal değerler ve normlar üzerindeki derin ideolojik çatışmaların bir yansımasıdır. Karşıt görüşlerin dile getirdiği gerekçeler, yalnızca bu bağlamda ele alınmış olup, bu görüşlerin sosyolojik açıdan incelenmesi için doküman analizi yöntemi kullanılmıştır.
The Istanbul Convention was signed by Turkey in 2011. Since its signing, the Convention has sparked widespread debate both nationally and internationally. Supporters of the Convention emphasize that it is a significant step in combating violence against women, highlighting the importance of individual rights and freedoms of women. On the other hand, opponents argue that the concept of gender equality contradicts national and moral values, undermines the family structure, and harms social norms. In this context, the Istanbul Convention is debated through the ideological tension between individual rights and societal values. Proponents argue that such legal regulations are essential for women to exist as equal individuals in society, whereas critics claim that the Convention negatively affects society in moral and cultural terms. Therefore, the Convention is more than just a legal document; it reflects the deep ideological conflicts over social values and norms. The reasons presented by the opposing views have been addressed solely within this context, and document analysis has been used as the method for examining these views from a sociological perspective.