Otonom silah sistemleri insan müdahalesi olmadan hareket edebilen ve hedefleme-ateşleme yapabilen yapay zeka destekli silah sistemleridir. Yeni nesil askeri teknoloji ürünü olarak yüksek hız, verimlilik, etkinlik parametreleri ve görece düşük maliyeti ile savaş alanlarında başarı oranını artırmaktadır. Operasyonel faydaları sebebiyle devletler tarafından arzulanır teknolojiler olan otonom silah sistemlerinin doğası ve kullanımları bakımından yarattığı potansiyel tehditler, söz konusu silah sistemlerini özellikle uluslararası istikrar ve sorumluluk hukuku bakımından tartışılır kılmaktadır. Bu bakımdan otonom silah sistemleri; etik, ahlak gibi disiplinlerin yanı sıra uluslararası ilişkiler, güvenlik, uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku disiplinleri bakımından da tartışmaların öznesi haline gelmiştir. Uluslararası Güvenlik ve Uluslararası İnsancıl Hukuk perspektifiyle hibrit bir çalışma örneği olan bu tezde de, otonom silah sistemlerine özgü mevcut ve potansiyel tehditlerin yarattığı paradoksal zemin analiz edilmiştir. Söz konusu paradoksal zeminin Uluslararası Güvenlik ve Uluslararası İnsancıl Hukuk arasında yarattığı ikilemin analizi amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı tezde Uluslararası Hukukun ilgili yazılı kaynakları, teamül kuralları ve devletlerin resmi savunma politikalarına ilişkin birincil kaynaklar ile bilimsel tez, makale, rapor gibi ikincil kaynaklardan yararlanılmıştır. Uluslararası güvenlik ve uluslararası insancıl hukuk arasında "istikrar paradoksu" ve "normatif paradoks" olmak üzere iki temel zeminde gerçekleşen ikilemin giderilmesi için anlamlı insan kontrolünün sağlanması gerektiği bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda beş aşamalı denetim modeli geliştirilmiş, mevcut uluslararası insancıl hukuk kurallarının yanı sıra "anlamlı insan kontrolünün" de ek yasal ölçüt olarak dikkate alınarak otonom silah sistemlerinin kısıtlanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Autonomous weapon systems are artificial intelligence-supported weapon systems that can move and target and fire without human intervention. As a new generation military technology product, it increases the success rate on the battlefield with its high speed, efficiency, effectiveness parameters and relatively low cost. The nature of autonomous weapon systems, which are desirable technologies by states due to their operational benefits, and the potential threats they pose in terms of their use, make these weapon systems debatable, especially in terms of international stability and responsibility law. In this regard, autonomous weapon systems; It has become the subject of discussions in terms of disciplines such as ethics and morality, as well as international relations, security, international humanitarian law and human rights law. In this thesis, which is an example of a hybrid study from the perspective of International Security and International Humanitarian Law, the paradoxical ground created by the current and potential threats specific to autonomous weapon systems is analyzed. It is aimed to analyze the dilemma created by the paradoxical ground in question between International Security and International Humanitarian Law. In the thesis, where qualitative research methods were used, relevant written sources of International Law, primary sources regarding customary rules and official defense policies of states, and secondary sources such as scientific theses, articles and reports were used. It has been found that meaningful human control must be ensured in order to resolve the dilemma between international security and international humanitarian law on two basic grounds: "stability paradox" and "normative paradox". In this context, a five-stage control model was developed, and it was concluded that autonomous weapon systems should be restricted by taking into account "meaningful human control" as an additional legal criterion in addition to the existing international humanitarian law rules.