Türk dili anlam, fonksiyon ve bunları karşılayan telaffuz unsurlarının karşıtlığını takip edilebilir bir süreçle ortaya koyması hasebiyle diğer dillerden ayrılır. Türk dilini anlayabilmek için morfofonetik morfofonemik karşıtlık bilgisine ve bu karşıtlığı şekillendiren diğer vasıtalara sahip olmak gerekir. Aksi durumda ortaya çıkacak somut verilere dayanmayan çözümlemeler, kelime ve eklerin karşılıklarını vazıh bir şekilde tespit etme noktasında yetersiz kalacaktır. Nitekim halihazırdaki bu yetersizlik, anlam ve görev unsurlarının birbirine karıştırılmasının yanında farklı birçok dilbilgisi konusunun tartışmalı halini sürdürmesine ve bunlardan kaynaklı olarak öğretim süreçlerinde de hayli zorluk yaşanmasına sebep olmaktadır. Morfofonetik farklılıkların fonksiyon farkı olarak algılanması ve telaffuz edilmeyen ögelerin yok hükmünde sayılması, söz konusu yetersizliğin sebepleri arasındadır. Bu çalışmada, karşıtlık teriminin dil çalışmalarında nasıl ele alındığı ve aslında nasıl ele alınması gerektiği hususundan sonra, morfofonetik morfofonemik karşıtlık ve bu karşıtlığın çerçevelediği karşılıkların ne olduğu konusuna değinilmiştir. Devamında, farklı diyalektlerdeki örnek ekleşmelerle konu somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Örnek ekleşmeler anlam, görev ve bunları karşılayan telaffuz unsurlarının kendi aralarındaki karşıtlığı farklı şekillerle temsil edebilecek metinlerden seçilmiştir. Verilen örnek çözümlemeler, değişen morfofonetik ve değişmeyen morfofonemik kuralı neticesinde, Türk dilinin diyalektleri arasındaki farkların sadece şekil farklılıklarından kaynaklandığını ve morfofonetik dizilimin morfofonemik dizilime bağlı olarak şekillendiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu açıdan herhangi bir fonksiyonun, herhangi bir şekle etiketlendirilerek değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
The Turkish language differs from other languages in that it reveals the contrast of meaning, function and the corresponding pronunciation elements in a traceable process. In order to understand the Turkish language, it is necessary to have knowledge of morphophonetic morphophonemic contrast and other means that shape this contrast. Otherwise, analyzes that are not based on concrete data will be insufficient to clearly determine the meanings of words and suffixes. As a matter of fact, this current inadequacy causes many different grammar issues to remain controversial, in addition to the confusion of meaning and function elements, and thus causes considerable difficulties in the teaching process. Perceiving morphophonetic differences as functional differences and ignoring unpronounced elements are among the reasons for this inadequacy. In this study, after discussing how the term contrast is handled in language studies and how it should actually be handled, the subject of morphophonetic morphophonemic contrast and the equivalents framed by this contrast are touched upon. Subsequently, the subject has been tried to be concretized with sample suffixes in different dialects. Sample suffixations were selected from texts that can represent the meaning, function and the contrast between the pronunciation elements that correspond to them in different ways. The sample analyzes given reveal the fact that, as a result of the changing morphophonetic and unchanging morphophonemic rules, the differences between the dialects of the Turkish language arise only from shape differences and that the morphophonetic sequence is shaped depending on the morphophonemic sequence. In this respect, it is concluded that any function cannot be evaluated by labeling it to any shape.