Klasik Türk Deniz Harp Tarihi yazımında Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren deniz gücüne çok önem verildiği ve deniz kuvvetlerinin Genelkurmay çatısı altında diğer kuvvetler ile Cumhuriyet kurulduğu andan itibaren bir bütünün uyumlu bir parçası olarak görev yaptığı vurgulanmaktadır. Söz konusu argüman ikincil kaynaklar kullanarak yapılan çalışmalarda da tekrar etmektedir. Birbirini tekrar eden bu yazımların, sadece resmi tarih kitapları üzerinden araştırma yaptıkları ancak TBMM tutanaklarını, İngiliz arşivlerini ve deniz kuvvetleri dergilerini taramadıkları görülmüştür. Literatürdeki Türk Deniz Kuvvetleri tarihi incelendiğinde temelde birkaç sorun öne çıkmaktadır. Öncelikle, mevcut kaynaklar daha çok ulusal tarih araştırmalarını içermektedir. Ancak, Osmanlı Döneminde donanma tarafından öncelikli olarak İngiliz ekolü benimsenmiş olmasına rağmen, İngiliz arşivlerinin söz konusu tarih yazımında göz ardı edildiği tespit edilmiştir. Öte yandan, deniz kuvvetleri personelinin görüş, öneri ve dönemin askeri stratejisine olan eleştirilerini içeren önemli bilgi kaynağı olan deniz kuvvetleri dergilerinin de dahil edilmediği görülmüştür. Bununla birlikte, deniz kuvvetlerinde komuta kademesinde aktif rol almış ancak aktif görevdeyken gündeme getirilemeyen hususların emekli olduktan sonra yazılan anı kitaplarında eleştirel bakış açıları da dikkate alınmamıştır. Dönemin "Tayyare mi Donanma mı?", "Harbiye mi Bahriye mi?" tartışmalarına kaynak teşkil eden meclis tutanaklarında da aynı ihmalin tekrarlandığı görülmektedir. Bu sorunlar, Türk Deniz Kuvvetleri'nin tarih yazımının eksik ve sınırlı olduğu gerçeğini gündeme getirmektedir. Bu durum, kuvvetler arasındaki fikir ayrılıklarının ve deniz kuvvetlerine verilen önem derecesinin ortaya konulamamasını da beraberinde getirmektedir. Böylece Cumhuriyetin kurulduğu ilk andan itibaren deniz kuvvetlerine gereken önemin verildiği, deniz kuvvetlerinin ülke savunmasının dayandığı milli güvenlik ve askeri strateji içerisinde önemli bir yer tuttuğu gibi eksik bir sonuca ulaşılmasına yol açmaktadır. Bu tezde, stratejik kültür, askeri kültür ve kurumsal kültür üzerinden kuvvetler arası fikir ayrılığı ortaya konacak ve Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren deniz kuvvetlerinin oluşturulan stratejideki yeri gösterilecektir. Erken Cumhuriyet Dönemi 1923-1947, Soğuk Savaş Dönemi 1947-1991 ve Soğuk Savaş sonrası dönem olmak üzere toplam üç dönemde deniz kuvvetlerinin dönüşen stratejisi ortaya konacaktır.
In the classical Turkish Naval Warfare History writing, it is emphasised that naval power has been given great importance since the early years of the Republic and that the naval forces have served as a harmonious part of a whole military structure since the establishment of the Republic with other forces under the roof of the General Staff. This argument is also repeated in studies using secondary sources. It has been observed that these repetitive writings only conducted research on official history books, but did not scan the minutes of the Turkish Grand National Assembly, British archives and Turkish Naval Journals. When the history of the Turkish Navy is analysed in the literature, several problems come to the fore. Firstly, the available sources mostly include national history research. However, despite the fact that the British naval system was primarily adopted by the navy during the Ottoman period, it was found that the British archives were ignored in this historiography. On the other hand, it has been observed that Turkish Naval Journals, which are important sources of information including the opinions, suggestions and criticisms of the naval staff on the military strategy of the period, have also not been included. In addition, the critical perspectives of those who took an active role in the command level of the naval forces, but could not bring up issues that could not be brought to the agenda while on their active duty, were not taken into consideration in the memoirs written after their retirement. It is seen that the same negligence is repeated in the parliamentary minutes, which constitute the source of the debates on "Airforce or Navy?" and "Land force or Navy?" of the period. These problems bring to the fore the fact that the historiography of the Turkish Navy is incomplete and limited. This situation also leads to the failure to reveal the differences of opinion between the forces and the degree of importance given to the naval forces. Thus, it leads to an incomplete conclusion that the naval forces have been given due importance from the first moment the Republic was founded and that the naval forces have an important place in the national security and military strategy on which the defence of the country is based. In this thesis, the difference of opinion between the forces through strategic culture, military culture and institutional culture will be revealed and the place of the naval forces in the strategy formed since the establishment of the Republic will be shown. The transforming strategy of the naval forces in three periods, namely the Early Republican Period 1923-1947, the Cold War Period 1947-1991 and the post-Cold War period, will be presented.