ABD'nin Soğuk Savaş sonrasında üstlendiği düzen kuruculuk rolü Irak işgalinden itibaren giderek sarsılırken, ABD'nin otoritesine ve Batılı-liberal norm düzenine meydan okuyan aktörlerin failliğinin araştırılması önem kazanmıştır. Bu çalışma; İran, Libya ve Suriye'nin, ABD tarafından Soğuk Savaş sonrası dünyanın normatif düzeninin sınırlarını belirginleştirmek üzere "haydut devlet" ve benzeri etiketlerle nasıl damgalandığını ve bu aktörlerin damga karşısında geliştirdikleri stratejileri araştırmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda şu sorulara cevap aranmaktadır: İran, Libya ve Suriye'nin normatif düzene itirazlarını şekillendiren emperyalizm karşıtı ve Amerikan karşıtı devlet kimliklerinin oluşumu nasıl bir tarihsel bağlamda gerçekleşti? ABD Soğuk Savaş sonrası yeni dünya düzeninin normatif sınırlarını çizerken, İran, Libya ve Suriye'yi nasıl damgaladı? İran, Libya ve Suriye bu damgayla nasıl başa çıktı? İran, Libya ve Suriye damgayla başa çıkma stratejilerinin uzantısı olarak ne gibi maliyetler yüklendi ve/veya kazançlar sağladı? Küresel sistemi tabakalaşmış, hiyerarşik bir toplumsal alan olarak inceleyen çalışma, temel araştırma sorularını cevaplamak üzere, tarihsel sosyoloji, sembolik etkileşimcilik ve inşacılığın kesişiminde yer alan bir kuramsal perspektiften ve Erving Goffman'ın ortaya attığı damga kavramının uluslararası siyaset sosyolojisi disiplinine uyarlanan analitik çerçevelerinden faydalanmaktadır. Yöntem olarak karşılaştırmalı vaka analizi ve süreç takibi kullanılarak, nedensellik mekanizmaları yeni bir anlatı kurmak üzere yorumlanmakta ve seçilen vakalar için sapkın kimliklerin nasıl inşa edildiği incelenmektedir. Çalışma damga teorisine, norm-çıkar dikotomisini aşmaya yönelik bir analitik çerçeve geliştirerek katkıda bulunurken araştırma bulguları, üç aktörün failliklerinin Çin ve Rusya'nın yükselişine ve Batılı-liberal normatif düzenin yaşadığı krize doğrudan ve dolaylı olarak etki eden boyutları olduğunu ortaya koymaktadır.
As the U.S.' self-claimed role of order-making following the Cold War has been gradually undermined since the invasion of Iraq, investigating the agency of actors challenging U.S. authority and the Western-liberal normative order has gained importance. This study aims to investigate how Iran, Libya, and Syria were stigmatized by the U.S. through labels such as "rogue state" to determine the boundaries of the normative order of the post-Cold War World, and the strategies adopted by these actors to counter the stigma. To this end, it seeks answers to the following questions: In what historical context did the anti-imperialist and anti-American state identities that shaped the objections of Iran, Libya, and Syria to the normative order emerge? How did the U.S. stigmatize Iran, Libya, and Syria in order to draw the normative outlines of the new world order after the Cold War? How did Iran, Libya, and Syria manage this stigma? What were the costs and benefits of Iran's, Libya's, and Syria's stigma management strategies? To answer these questions, the study examines the global system as a stratified, hierarchical social sphere, using the analytical frameworks of Erving Goffman's stigma concept adapted to the discipline of international political sociology and drawing on a theoretical perspective at the intersection of historical sociology, symbolic interactionism, and constructivism. Applying comparative case analysis and process tracking methods, the study interprets causality mechanisms to establish a new narrative, and examines how deviant identities are constructed in selected cases. The study contributes to the stigma theory by developing an analytical framework to overcome the norm-interest dichotomy. Research findings reveal the direct and indirect effects of the agencies of Iran, Libya and Syria on the rise of China and Russia, and the dimensions that affect the recent crisis of the Western-liberal normative order.