Bu tez, 2002-2014 yıllarını kapsayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetleri döneminde Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerini incelemektedir. Bu doğrultuda ilişkilerin bir süre gelişim seyri izlediğini, daha sonra bu gelişim seyrini ilişkilerde kopuşun takip ettiğini tespit etmektedir. Bunun da AK Partili karar alıcılar tarafından ortaya konan ve Türkiye ile bölge ülkeleri arasında kolektif kimlik inşası hedefiyle normatif bütünleşme arayışında olan kimlik atfının bölgedeki muhatapları tarafından kabul veya reddedilmesi durumunun ve bu sırada kurulan etkileşimlerin bir sonucu olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Bunun için de uluslararası ilişkiler kuramlarından bilimsel realist Sosyal İnşacılık teorisinden, süreç ve içerik analizi tekniklerinden ve örnek olay çalışmasından yararlanmaktadır. Bu tez ilk olarak Türkiye'nin, Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilere dair geçmiş tecrübeler doğrultusunda, kendine bölge ülkelerini mühim ötekiler olarak gördüğü ve kendine dair kanaatlerini dikkate alıp onlara yönelik davranışlarını buna göre belirlediği yeni bir kimlik atfında bulunduğunu ortaya koymaktadır. Ardından bu kimlik atfı bölgedeki muhatapları tarafından kabul gördüğü sürece de normatif bütünleşmeye yönelik, kolektif kimliğin nedensel mekanizmalarını harekete geçiren etkileşimler kurduğu aktif bir bölge politikası yürütebildiğini ortaya çıkarmaktadır. Ancak Türkiye'nin, yeni kimlik atfının gördüğü kabulü yitirmesi sonucunda normatif bütünleşme imkanını kaybettiğini göstermektedir. Tüm bu kimlik atfı ve etkileşimlere dair sürecin, Türkiye'nin bölge ülkeleriyle ilişkilerinin kültürel niteliği üzerinde de etkiler doğurduğunu ortaya koymaktadır.
This thesis examines Turkey's relations with the Middle East countries during the Justice and Development Party (AK Party) governments covering the years 2002-2014. Accordingly, it detects first a developmental progress in the course of relations, and second a failure in the progress. It aims to prove that both progress and failure were the results of acceptance or rejection of the new identity that was attributed to Turkey by the AK Party decision makers, searching for normative integration between Turkey and the countries of the region with the intention of constructing a collective identity, and the interactions established meanwhile. It draws on scientific realist Social Constructivism among international relations theories, process and content analysis techniques, and case study. The thesis firstly reveals that Turkey, in line with its past experiences with Middle East countries, attributed to itself a new identity that recognized the countries of the region as essential others that took into account their opinions on itself and determined its behavior towards them appropriately. Then, the thesis shows that as long as the attribution of identity was accepted by its interlocutors in the region Turkey could carry out an active regional policy towards normative integration, through which it established interactions that activated the causal mechanisms of collective identity construction. However, it demonstrates that Turkey lost the opportunity of normative integration because of failing to keep the acceptance of the new identity. In addition, it brings to light that the process of attribution of a new identity and interactions also affected the culture of Turkey's relations with the regional countries.