Türk din mûsikîsi kaynaklarında, Miʽrâc gecelerinde Miʽrâciyye okuma geleneğinin XVIII. yüzyılda Nâyî Osman Dede'nin Miʽrâciyye'yi bestelemesiyle başladığı fikri müzik araştırmacıları tarafından desteklenmektedir. Ancak Türk edebiyatında ilk Miʽrâciyyenin XII. asırda kaleme alındığı, ilk müstakil mevlid ve Miʽrâciyyenin de XV. yüzyılda yazılıp okunduğu göz önüne alındığında XVII. asırda Miʽrâciyyeyi edebi açıdan yazmanın geç olduğu düşünülebilir. Ayrıca XIV. yüzyılda Muînü'l-mürîd ile Hârizmî'nin Muhabbetnâme'si dinî toplantılarda okunmaktaydı. Miʽrâciyyelerde genellikle "fâilâtün fâilâtün fâilün" ve "mefâilün mefâilün feûlün" kalıpları kullanılmış ve kaside formunda ortalama elli; mesnevilerde ise yaklaşık iki bin beyit detaylı olarak ele alınmaktadır. Kasidelerin giriş bölümü, mi'rac gecesi meydana geldiğinden bu anlama gelen Arapça ve Farsça sözcükler temelinde şekillenmiş söz sanatlarıyla başlar; hadise, karanlıklara bürünen olayları ortadan kaldıran ilâhî bir mûcize şeklinde ifade edilerek gecenin önemi vurgulanır. Yukarıda verdiğimiz bilgilere istinaden yaptığımız bu yüksek lisans çalışmasına hazırlık olarak Abdulkadir Töre ve Ekrem Karadeniz hakkında malûmat verilmiş ardından Miʽrâciyye formu, mûsikî ile diğer sanatlara göre anlatılarak mûsikî bahsine değinilmiş ve Nâyî Osman Dede hakkında bilgi verilmiştir. Mûsikî açısından çalışmamız Miʽrâciyyenin elimizde bulunan Ekrem Karadeniz ve Aytaç Ergen'in TRT repertuvar'ındaki notalar karşılaştırılıp sonuçlar aktarılmıştır. Ayrıca çalışmamızın ekler bölümünde koleksiyonda bulunan Miʽrâciyye defteri ve TRT repertuvar'ında bulunan Miʽrâciyye notaları mevcuttur. Çalışmamız, Ekrem Karadeniz koleksiyonu 1 no'lu Miʽrâciyye defteri günümüz Türkçesine aktarılmış, mûsikî ve edebiyat araştırmacılarının hizmetine sunulmuştur.
SUMMARY