Tarih öncesinden günümüze ataerkil düzen ile birlikte kadın kimliği birçok toplumda ikinci bir cins olarak kabul edilmiştir. Kadın kimliğinin 'özne' olarak kendisini arayışı ve tanımlanışı bu ataerkil düzenin izin vermiş olduğu sınırlar dâhilinde, erkeğin gölgesinde yaşamını sürdürmeye çalışmış ve oluşmuştur. 18. Yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başında gelişen kentler, Sanayi devrimi ile birlikte yaşanan sosyal hareketlerle kadın kimliğinin sorgulanması ve savunusunu destekleyen eylemler dönemin farklı sosyal kesimlerinden kadın öncüler tarafından geliştirilmiş ve feminist hareket oluşmuştur. Kadınların özgürleşebilmeleri adına, eğitim ve cinsiyet eşitliği adı altında boy göstermeye başlayan sosyal, siyasi eylemlerle feminist hareket gelişmiştir. Çağdaş sanatta 'feminizm' kavramı ve feminist hareket' modern dönemden günümüze kadın sanatçıların çalışmalarına ve üretimlerine yansımıştır. Feminist hareketin içerisinde yer alan birçok kadın sanatçı, kendi kimliklerini oluşturabilmek ve bedenlerini özgürleştirebilmek adına, çalışmaları aracılığı ile kendi varlıklarını ortaya koymaya çalışmışlardır. 70'li yıllarda gerçekleşmeye başlayan performans sanatı ile birlikte birçok kadın sanatçı, kendi bedenlerini sanatın nesnesi olarak kullanmışlardır. Gerçekleşen performanslarda kendi bedenlerini kullanmaları ve aynı zamanda bedenleri aracılığı ile kadın kimliğinin yeniden sorgulanması ve eyleme dönüşen beden üzerinden gerçekleşen özneleşme süreci, performans örnekleri eşliğinde incelenmeye çalışılacaktır.
SUMMARY