Çeviri çalışmalarında ve araştırmalarında çeviride cinsiyet önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda kadının kimliği, toplumdaki yeri ve etkisi ile ilgili çalışmalar, giderek daha yaygın hale gelmektedir. Bu durum söylem, yazın bağlamlarında çeviriye yansımaktadır. Çeviride kadın konusu, giderek farklı boyutlarda irdelenmeye ve ele alınmaya başlanmıştır. Feminizm hareketleri çeviri yolu ile görüşlerini dile getirmeye başlayınca, çeviride cinsiyet sorunsallığı da ortaya çıkmıştır. Cinsiyet, biyolojik cinsiyet ve toplumsal cinsiyet olarak ikiye ayrılmaktadır. Biyolojik cinsiyet kadın ve erkek arasındaki fizyolojik ve vücut kimyası ile ilgili farklılıkları göstermektedir. Fakat, toplumsal cinsiyet ise toplum tarafından kadına ve erkeğe yüklenen kültürel görüşleri, değerleri ve beklentileri ifade etmektedir. Çeviri de, hem biyolojik hem de toplumsal cinsiyetten etkilenmektedir. Kadın ve erkeğin sözcük seçimleri, dil kullanımı, ifade tarzı da cinsiyete bağlıdır. Kadın ve erkeğin dil kullanımlarının farklı olması, çevirmenin tutumunu da etkilemektedir. Ayrıca erkeğin egemen olduğu bir toplumda kadının dil kullanımı sınırlanmaktadır. Toplumun ve erkeğin kadına bakış açısı kadınların eylemlerini, ifadelerini olumsuz manada etkilemektedir. Dolayısı ile kadının ve erkeğin ifade farklılıkları çeviriye de yansımaktadır. Böylelikle, çeviride cinsiyet sorunsallığı ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmamızda, "Çeviride Cinsiyet Sorunsallığını" iki çeviri örneğinde irdelemeye çalışacağız. İrdelememiz, her iki çevirmenin seçtiği sözcük ve kullandığı stil üzerinde olacaktır. Bu çalışma, kadın ve erkeğin çeviri kararlarını, sözcük seçimini, dil kullanımlarının ve tercih ettikleri söylem farklılıklarının, çeviri eylemini nasıl etkilediğini betimleyici bir yöntem ile ön plana çıkaracaktır.
SUMMARY