Tıp, insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir. İlk insanlar yaralarını iyileştirmek için deneme-yanılma yöntemini kullanarak, doğadaki hayvanları gözlemleyerek bitkilerin şifa verici özelliklerini keşfetmişlerdir. Bu tecrübi bilgiler zamanla birikmiş, İlk Çağ medeniyetlerinin bünyesinde farklı şekillerde zenginleşerek ilerlemiştir. Bu gelişim sürecindeki dönüm noktası Antik Yunan hekimi ve filozofu Hipokrates'le başlamıştır. Hipokretes, sihir ve kehanete dayalı uygulamaların teşhis ve tedavide yerleri olmadığını ileri sürerek deney ve gözleme dayalı bir sistem kurmuş ve böylelikle rasyonel tıp anlayışının temelleri atılmıştır. İslam tıbbı, başta Antik Yunan olmak üzere İlk Çağ medeniyetlerine ait zengin bilgi birikimini tevarüs etmiş, bu birikim İslam dininin temel prensipleriyle bütünleşerek zengin bir gelenek oluşturmuştur. Kainat ve insan arasındaki uyumu temele alan bu sistemde İbn Sina, Ebubekir Razi, Zehravi gibi Müslüman hekimler tıpta çığır açacak gelişmeler ortaya koymuşlardır. Klasik dönem Osmanlı tıbbı da büyük ölçüde İslam tıbbının mirasçısı durumundadır. Osmanlı hekimlerinin kaleme aldıkları eserlerden Osmanlı tıbbına dair teorik ve pratik uygulamaların bilgisine erişebilmekteyiz. Ancak Osmanlı tıbbına dair yapılan çalışmaların oldukça yetersiz olduğu bir gerçektir. Yüksek lisans tezi olarak çalıştığımız Risale fi't-Tıbb adlı eserin müellifi pek çok kaynakta Salih b. Nasrullah olarak geçmektedir. Yaptığımız çalışma neticesinde söz konusu eserin Mîr Salih b. Havabin'e ait olduğu tespit edilmiştir. Hayatı hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Risale fi't-Tıbb adlı eserde baştan ayağa doğru sıralanan hastalıklar ve tedavi yöntemlerinin yanı sıra sosyal hayata dair konularla birlikte at hastalıklarına ve bahnameye dair bir bölüme de yer verilmiştir. Müellifin istifade ettiği kaynaklar, hastalıkların teşhis ve tedavileri hakkında verilen bilgiler doğrultusunda eserin klasik Osmanlı tıbbının kavram ve prensipleriyle yazıldığını söyleyebiliriz.
The field of medicine has a background as old as mankind's history itself. The first humans discovered the healing properties of plants by observing animals in nature, using trial and error to heal their wounds. This experiential knowledge has accumulated over time and has progressed by enriching in different ways within the structure of the First Age civilizations. The turning point in this development process started with the Ancient Greek physician and philosopher Hippocrates. Hippocrates established a system based on experimentation and observation, claiming that supernatural beings, various magic, magic and prophecy-based practices had no place in diagnosis and treatment, and thus the foundations of rational medicine were laid. Islamic medicine has inherited the rich knowledge of the ancient civilizations, Ancient Greece in particular, and this accumulation has formed a rich tradition by integrating with the basic principles of the religion of Islam. In this system, which is based on the harmony between the universe and mankind, made groundbreaking developments in medicine. Classical period Ottoman medicine is also an inheritor of Islamic medicine to a great extent. We can access the knowledge of theoretical and practical applications of Ottoman medicine from the works written. However, the fact of the matter is that the studies on Ottoman medicine are quite insufficient. The author of the work that we're studying for our Master's Thesis, named Risale fi't-Tıbb, is credited with Salih bin Nasrullah in many sources. As a result of our study, the mentioned work is found to be written by Mîr Salih bin Havabin. There is no information avaliable regarding his life. Risale fi't-Tıbb includes diseases and treatment methods listed from head to toe, as well as social life issues such as dyeing hair, beard and protection from various pests, as well as horse diseases and a section which could be considered as bahname (sexual treatments). It is seen that methods such as herbal, crude drugs of animal and mineral origin, musical therapy, cupping, etching, leeching are used in the treatment of diseases. In addition, some folkloric practices have been recommended. We can say that the work was written with the concepts and principles of the classical Ottoman medicine in accordance with the information expressed about the diagnosis and treatment of diseases, and the sources used by the author.