Tanrı'nın bilgisi mevzusu İslam geleneği içerisinde geçmişten günümüze var olan hakikat arayışının bir parçası olmuştur. Felsefe, Tasavvuf, Kelam gibi gelenekler içerisinde birçok düşünürün fikirler beyan ettiği bir alan olmuştur. İslam felsefesi geleneğinin önemli isimlerinden olan Fârâbî ve filozoflara yönelttiği eleştiriler ile oldukça önemli bir yere sahip olan Gazâlî Tanrı'nın bilgisi meselesi üzerinde de fikirler beyan etmiş iki düşünürdür. Fârâbî, Tanrı'nın bilgisini geliştirmiş olduğu sudûr teorisi ile açıklamıştır. Böylece Tanrı'nın kendisini bilmesi âlemin ve maddenin var olmasına kadar gelişen bir sebepler zincirinin de ilk basamağı olmuştur. Fârâbî'nin bu teorisi ontolojisi ve epistemolojisinin de temelini oluşturmuştur. Tanrı'nın varlığı tüm var olanların nedeni olmakla birlikte Tanrı'nın kendisini bilmesi de tüm var olanları bilmesi anlamına gelmektedir. Kuşatıcı bir bilgiyle bildiğini ifade etmesi ise filozofları eleştirenler tarafından dikkat çekmiş ve Tanrı'nın cüz'ileri bilmediğini söylediklerini iddia etmişlerdir. Gazâlî ise Tanrı'nın bilgisini yalnızca kendisini bilmesi ile bir tutmamaktadır. Ona göre Tanrı geçmiş, şimdi ve geleceği an an bilmektedir. Böylece Tanrı âleme müdahale edebilecek bir konuma getirilmek istenmektedir. Tanrı'nın yaratması ile diğer varlıklar var olmaktadır. Bu yaratma ise Tanrı'nın ilmi, iradesive kudreti ile gerçekleşmektedir. Tanrı'nın bilgisi konusunda Fârâbî'nin fikirleri ele alınmış ardından Gazâlî'nin fikirlerine değinilip filozofları eleştirileri ile mukayese edilmiştir. Fârâbî'nin fikirleri doğrultusunda incelenmiştir. Bu bakımdan çalışmamız iki düşünürün Tanrı'nın bilgisine yükledikleri anlam çerçevesinde ilerlemiş ve Gazâlî'nin eleştirileri doğrultusunda devam etmiştir.
The subject of God's knowledge has been a part of the search for truth that has existed from past to present within the Islamic tradition. It has been a field where many thinkers within traditions such as Philosophy, Sufism, and Kalam expressed their ideas. Fārābī, one of the important names of the tradition of Islamic philosophy, and Gazālī, who has a very important place with his criticisms of the philosophers, are two thinkers who have expressed their opinions on the issue of God's knowledge. Fārābī explained the knowledge of God with the theory of emanation, which he developed. Thus, the knowing of God himself was the first step in a chain of causes that developed until the existence of the world and matter. This theory of Fârâbî also formed the basis of his ontology and epistemology. While the existence of God is the cause of all beings, the fact that God knows himself means that he knows all beings. The fact that he stated that he knew with an encompassing knowledge attracted the attention of the critics of the philosophers and they claimed that they said that God does not know the particulars. On the other hand, Gazālī does not equate the knowledge of God only with knowing himself. According to him, God knows the past, present and future moment by moment. Thus, it is desired to be brought into a position where God can intervene in the world. Other beings come into existence with God's creation. This creation, on the other hand, takes place with the knowledge and power of God. After discussing the ideas of Fārābī on the knowledge of God, the ideas of Gazālī were mentioned and the consistency of the philosophers' criticism was examined in line with the ideas of Fārābī. In this respect, our work progressed within the meaning that the two thinkers attributed to the knowledge of God and continued in line with Gazālī's criticisms.