ÖZET Merkez bankaları, para ve kredi işlerini ticari hayatın gereklerine ve devletin genel ekonomi politikalarına göre düzenlemeye çalışan, devletin hazinedarlığını yapan, ülkenin altın ve döviz rezervlerini muhafaza eden kuruluşlardır. Esas itibariyle 19. Yüzyıldan itibaren gelişme gösteren merkez bankalarının ilk örnekleri İngiltere Merkez Bankası (Bank of England) ve İsveç Devlet Bankası (Riskbank) dır. Merkez bankalarının kurulmuş olduğu 1 9. Yüzyılda altın para sisteminin geçerli olması nedeniyle, sistemin özelliği olarak merkez bankalarının bağımsız olup olmamalarının pratikte fazla bir önemi yoktu. Ancak yaşanan çeşitli depresyonlar, savaşlar ve ekonomik krizler merkez bankalarını giderek politik vesayet altına sokmuştur. Özellikle 1980'li yıllardan sonra, merkez bankalarının iktisadi örgütlenme içindeki konumu, siyasi otoriteye karşı sorumluluğu ve bağımsızlığı büyük önem arzetmiş, konu ile ilgili çalışmalar yoğumlaşmıştır. Para politikası uygulamalarının, siyasi otoritenin baskı ve müdahalesinden uzak, bağımsız merkez bankaları tarafından yürütülmesinin daha etkin olacağı görüşünden hareketle merkez bankalarının bağımsız kuruluşlar olmaları gerektiği fikri gün geçtikçe daha fazla destek toplamaktadır. Genel olarak merkez bankalarının bağımsızlığı, hükümetin belirlemiş olduğu genel ekonomik politikalarda belirlenmiş olan hedeflere ulaşmak için, gerekli olan para politikalarının seçimi ve uygulanmasında, hükümetin hiç bir baskı ve müdahalesine maruz kalınmamasını ifade eder. Merkez bankalarının makro ekonomik etkileri konusunda yapılan araştırmalarda, bağımsızlık derecesi ile düşük enflasyon arasında pozitif bir ilişkinin varlığı belirlenirken, bağımsızlıkla iktisadi büyüme arasında doğrudan bir ilişki bulunamamıştır. Ayrıca yüksek bağımsızlık derecsinin bütçe açıklarını engellediği ve toplumsal desteği artırarak uzun dönemli fiyat istikrarının sağlanmasına katkıda bulunduğu tesbit edilmiştir. TCMB 1930 yılında kurulmuş olup, yasal bağımsızlığı daha sonraki yıllrda yapılan kanun değişiklikleriyle giderek kısıtlanmıştır. Ayrıca kamu açıklarının MB kaynaklarından karşılanması ve bu kredilerin geri ödenmemesi, bankanın emisyona zorlanması, para politikasının uygulanmasında yetki kargaşasının bulunması gibi nedenlerle TCMB tam anlamıyla bağımsız bir kimliğe bürünememiştir. VI
ABSRACT Central Banks are organizations that deal with regulating monetary and credit policies in accordance with general economic policies of the state. They also keep gold and foreign exchange stocks under their central and act as the treasurer of the state. The first central banks emerged in the 19 th century and the Bank of England and the Riskbank (Sweden) are usually regarded as the first central banks. Since gold exchange standart exirted in the 19 th century, the questions of central bank independence was of little significance in practice. Yet, as a result of wars, depressions and economic crisis, central banks came increasingly under the control of political authorities. There has been a growing interest in the question central banks independence and their position vis-a-vis political authorities since the early 1 980 s. The independence of central banks usually mean that central banks have autonomy and relative freedom in determining and implementing monetary policies. It is pointed out that central banks should have independence because implementation of monetary policies is likely to achieve the goal of price stability, if these policies are undertaken without any interference from political authories. In various researches, it has been found that there is a positive relationship between low inflation and the independence degree, though no direct relationship has been found between independence and economic development. It is also argued that high degree of independence tends to produce price stability in the long run. The central bank of Turkey, established in 1930, has little independence as a result of legislative changes and its responsibility for covering public deficits. vn