ÖZET Türkiye ekonomisinde, sanayi ve hizmet sektörlerinin giderek artan payına karşın tarım kesiminin payı azalmakta ve harcanan onca çabaya rağmen Türkiye hala bir tarım ülkesi olma niteliğini devam ettirmektedir. Zira tarımda çalışan nüfus; zaman içinde azalsa bile bugün de işgücünün çoğunlukta olduğu kesim, tarım kesimidir. Buna karşın ülkemizde tarımın verimliliği ve kişi başına düşen tarımsal gelir, köylüyü köyünde tutmaya yetmeyecek kadar düşüktür. Türkiye'de toplam ürün içerisinde tarım kesiminin payı%16 dolayında, toplam nüfus içerisinde tarım sektöründe çalışanların oranı da yaklaşık olarak %50 civarındadır. Tarım sektörü yapı itibarı ile her türlü doğal etkiye muhatap olup, mevcut tarımsal alanlar üretime müsait olsa bile; üretimde her türlü dalgalanmaya açık bir durum arz etmektedir. Dolayısıyla üretim; iklim ve toprak şartlarına göre değişkendir. Tarımdaki verim düşüklüğü; tarımsal üretimin önemli ölçüde tabiat şartlarına bağlı olmasından kaynaklanmaktadır. Tarımsal etkinliklerde ekonomik verimliliğin düşük ve yetersiz olması, toprak mülkiyetinin adaletsiz dağılımı, toprağın miras yoluyla işe yaramayacak biçimde küçük parçalara bölünmesi, hızlı nüfus artışı bu sektörde işgücü fazlalığına ve büyük oranda gizli işsizliğin doğmasına neden olmaktadır. Günümüzde tarım, sanayi ve hizmet kesimleri, neden ve sonuç ilişkileri ile birbirine bağımlıdırlar. Bir ülkede ya da bir ülkenin herhangi bir bölgesinde gelişmeden bahsedilebilmesi; ancak bu üç kesimin uyumlu bir tarzda çalışması ile mümkündür. Doğal olarak bu kesimlerin ağırlığı zaman ve mekan içerisinde değişiklik gösterecektir. İşte kalkınma plan ve programlan bu üç kesimin zaman ve mekana göre ağırlıklarının saptanması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Ülkemizde de özellikle planlı dönemlerde tarım sektörü ve kırsal kesimin kalkınması ile ilgili çeşitli önlemler alınmış ancak kırsal kesim ile kentler arasında gerek gelir düzeyi, gerekse yaşam koşulları açısından kentler lehine önemli farkların oluşması ve bu farkların giderek derinleşmesi önlenememiştir. Bu netice kırsal kesimin kalkınmasını hızlandırıcı yeni model ve yaklaşımların sürekli olarak gündemde kalmasına neden olmuştur. Çalışmamız; Türkiye'de tarım sektöründe istihdam ve işsizliğin tespiti ve çözüm yollarını ortaya koymak amacı ile hazırlanmıştır. Birinci bölümde; işgücü,istihdam ve işsizlik kavramları en geniş anlamları ile ele alınmış ve konu ile ilgili kavramsal çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde ise Türkiye ekonomisinde tarım sektörünün özellikleri, bu sektörde işgücünün kullanımı, istihdam ve işsizlik konuları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde de; Türkiye'de kırsal kesimin ve tarım sektörünün sorunlarını daha iyi tespit etmek amacı ile bir alan çalışması yapılarak GÖLKÖY ilçesi örnek olarak ele alınmış ve beş köyde 148 hane halkı reisinin katıldığı bir anket çalışması yapılmıştır. Nihayet çalışmamızın sonuç ve öneriler bölümünde ise, kırsal kesimde top yekun kalkınma perspektifi doğrultusunda "çok amaçlı köylere hizmet götürme birlikleri" adıyla mevcut köy birliklerinin; "yeni bir yerinden yönetim birimi' olarak re organize edilmesi ve bu şekilde kırsal kesimde kalkınmanın gerçekleştirilmesi ele alınmıştır. IV
AJthought the share of service and industry sectors has gradually increases, Turkey can still be seen as an agricultural country. The majority of workforce are employet in agriculture. Despite this, agricultural productivity and agricultural income per capita is not high enough to make peasants remain in their villages. Since agricultural sector is subject to natural conditions, production in this sector varies considerably in terms of weather and land conditions. Low productivity in agriculture result largely from the dependance of production on climate. İn addition to low productivity, the unjust distribution of land, rapid population growth and the division of land to small pieces as a result of inheritance customs lead to workforce surplus and hidden unemployment in this sector. Today agriculture, industry and service all depend on each other. If these sectors go hand in hand, a country can develop. Naturally the share and importance of the sectors vary in time. Development plans and programmes are important because they determine the share and importance of the sectors. As we know the gap between rural areas and cities has increased in favour of the latter. There fore, the development of the rural areas has acquired great urgency and importance. The aim of this study is to examine unemployment problem in agriculture and determine its solutions. In the first chapter, theoretical framework related to workforce, employment and unemployment is given. The second chapter deals with characteristics of agriculture in Turkey, the use of manpower and agricultural unemployment. Finally, the third chapter offers a case study of Gölköy in which 148 household head were interviewed. In doing so, we aim at determining problems of rural life and agricultural production. In the last chapter of our study, it is argued that multipurpose village development associations should be reorganized as a "decentralized administration units" to achieve total development. Key words: Agriculture, development, unemployment, local government, village associations.