Biz insanız. Hayat öykümüzde toplum en az bizim kadar önemlidir; çünkü insan tek başına yaşayabilme kabiliyetine sahip değildir. Ve toplum içinde yaşamaya zorunlu olan insanların çabalarının birleştirilmesi ve etkinliklerinin; hareketlerinin örgütlenmesiyle toplum düzeni ortaya çıkar. Toplum düzeni ise bir arada yaşamanın formülüdür. Ayrıca insanların bir arada yaşamaları için oluşturulan genel yasaların da kaynağıdır. Yasalar ya da insanların bir arada yaşamaları için imzaladıkları sözleşmeler, cemiyetin üyelerince bağlayıcı olarak kabul edilmiş değer ve normları oluşturarak toplum kontrolünü karşımıza çıkarır. Toplum kontrolü cemiyet ilişkilerinde bir baskı unsurudur. Bu noktadan itibaren iktidar oluşur. Cemiyetin kontrolü, cemiyetin insan etkinliğini egemenliğin altına alarak bu oluşuma yardımcı olur. Oluşan iktidar için cemiyetin, kendisine karşı işlenen suçları önceden alınan önlemlerle engellemesi onun doğasında var olan bir haktır. İktidar bu hakkı temsil eder ve iktidarın bir sistemdeki fiili durumu fertler tarafından açıkça desteklenen emretme yeteneğine bağlıdır; çünkü insanların kendilerini özgürleştirici davranışlarını iktidar otoritesinin cemiyet yapısı üzerindeki egemenliği ile açıklarsak iktidarın emredici müeyyideler koyan ve bunların içerdiği kurallara uymayı sağlayan bir güç olma vasfı pekişir. Gücü içinde barındıran iktidar ise; bir insanın hürriyetini ötekinin hürriyetinin tesirine karşı koyarak hak ve hürriyetin sınırlarını çizmeye çalışır. Bu, herkesçe görünmesi ve tasdik edilmesi gereken bir doğruluk, tabii hak ve adalet yapısı talep eder. Rousseau ya göre talep edilen bu genel irade her zaman doğrudur ve kamuya ait olan yararlara yöneliktir. İnsanların kurumları ve yetkileri içinde cemiyetin değiştirilemeyen egemenliğini gerçekleştirmenin yollarını bulma iradesi de Hegel'de 'devlet hürriyetinin gerçekleştirilmesi' olarak görülür. Bütün farklı ve çoğulcu yapısıyla cemiyeti güvence altına alan devlet/iktidar otoritesi sosyal örgütlenmeyi ne kadar çok güvence altına almışsa fertlerin hür hale gelmesi de o kadar hayata geçirilmiş demektir. Buna göre, iktidarın kendisi için meydana getirdiği ferdi irade de her şeyi tek tek bütün fertlerin tasdik etmesini gerektirecek biçimde hürriyetin tek ve biricik belirlenmesi olarak devlet temel alınmalıdır. İbn-i Haldun'a göre her içtimai gurup bazı mücadele safhalarını geçtikten sonra devlet kurar. Amiran Kurtkan Bilgiseven'e göre bu içtimai gurup "kendinde hakimiyet kurabilme kuvvetini bulabildiği zaman hukuk kaynağı" rolünü IIIoynar. Ve "yerleşmiş medeniyet ;eskimiş ve müesseseleri yıpranmış bir gurup, hakimiyet kurma gücü taze ve diri olan istilacı bir gurupla karşılaştığı zaman, bu yeni gurubun hakimiyetine girer" (Bilgiseven, 1997: 62). İbn-i Halduna göre bu hadise "asabiyetin doğmasıdır. O halde asabiyet birlik kurma kudreti veya bir gurubun belirli bir idarece ve hakim kuvvetin tarafını tutar ve hakimiyetini benimser hale getirme kuvvetidir" (Bilgiseven, 1997: 62). İnsanlar için asabiyet kuvvetli hale gelmedikçe devlet kurulmaz ve hukuk oluşturulamaz. Ancak asabiyete mahsus olan devlet, hakkı ve hukuku oluşturur. Fert burada cemiyetle bir olmalıdır. Böylelikle fert cemiyetin ayrılmaz bir parçası haline gelmekte ve eşitliğin korunması sağlanmaktadır. Ayrıca herkes genel iradeyi ortaya koyan ve cemiyet tarafından kanun haline gelen kuralları kabul etmek durumundadır. Bu kabullenme hürriyet ilkesinin korunmasını da mümkün kılacaktır. Sonuçta hürriyeti besleyen bir çeşit, bütünleyiciliği arttıran bir tesir, ferdiyetçiliği güçlendiren bir cemiyet, gelişen bir benlik ve her zaman varlığını hür kılacak ortak bir' düşünce içerisinde kabul edilebilir.
We are human. In our life story, the society is as impoartant as ourselves. B ecause, the human has the lack of the necessary equipment to live alone and he must live in a society. In society social system is appeared by organizing of activities movements and combining of the peoples aims who must live in a society. Social system is the formula of living together. Moreover, it is the source of general rules which is constructed for people living together. Consensuses which are signed for the peoples or rules to live together provide the social control. These build the values and norms which are accepted by the members of society. Social control is a force element in social relations. Erg is happened from this point. Social control helps this construction by controlling human freedom by society. For erg it is duty to prevent the crime against it previously society in its nature. Erg represents this right and the active situation of erg in a system depends on order ability which is accepted by the members. The erg, which has power in it, determines the bounds of rules and freedoms by conserving the human freedom versus to others freedom. This wants a truth, natural right and justice which are necessary to see and accept for all the people. According to Rousseau, this general wish are always true and good for the social benefits. This wish is appeared to make state freedom in Hegel. With the all difference and popularity the erg of state makes the social organizations as much. Then the persons can be freedom so as. According to this personal wish, which is made for the erg, is based on the state for the determining of personal freedom. Therefore, Person is the unleft part of society and it is provided to conserve equivalence. Moreover, Everybody must accept the social rules which is the general tendency. This acceptance conserve the principle of freedom. As a result, various which feeds freedom, relation, which rise the complement, society, which provide individuality, and subject, which is built, are accepted common hypothesis which can be freedom always. At the end we are human. We are freedom if we are ourselves. Why should we be ourselves.