Abstract:
Dünya tarihinde, ülkelerin kendilerini ekonomik ve siyasi yönden birleştirmeye yönelik pek çok teşebbüslerini görmek mümkündür. Fakat bunların pek çoğu dünya tarihi boyunca askeri nitelikli olmuştur. İkinci Dünya Savaşı' ndan sonra, savaş onlar için bir çözüm olmadığından dolayı, alternatif rasyonel birleştirme yolları bulmaları gerektiğinin farkına vardılar. Sonuç olarak, İkinci Dünya Savaşı 'nın bitiminde Avrupa'yı ekonomik ve siyasi olarak birleştirmeyi düşündüler. Bugün Avrupa Birliği, Dünya'da ekonomik ve siyasi bir güç olmakla birlikte birleşik askeri güç doğrultusunda yolunda güvenli bir birliğe doğru ilerlemektedir. Bu, ekonomik yararlara dayalı rasyonel davranış tarzının bir sonucudur. Doğal kaynakların Avrupa Kıt'asın da daha adilce dağıtılmaya başlanması ve ticari engelleri kaldırarak kendi aralarındaki ticaretin genişlemesi, özellikle siyasi alanda ilişkilerini daha fazla geliştirmek için üyeleri harekete geçirmiştir. Bu ülkeler dünyada barışın nasıl sağlanabileceğini, yaşam standartlarının nasıl yükseltilebileceğini, ekonomik sorunların nasıl üstesinden gelinebileceğini göstermiştir. Birliğin içindeki komşu ülkeler, komşu olmayan ülkelere nazaran daha fazla ticaret hacmine sahip olmaktadırlar. Üyeler arasında endüstri içi ve ölçek ekonomilerine dayalı ticaret yaygındır. Kültürel benzerlikler de ticareti yönlendirmiştir. Bununla beraber Avrupa Birliği hammaddeyi Afrika ekonomik bloklarından ithal ederken, sanayi ürünlerini Afrika sömürgelerine ve az gelişmiş ülkelere ihraç etmektedirler. Bu Heckscher - Ohlin modelinin bir sonucudur. Monopol teorisi, ölçek ekonomileri, nitelikli iş gücü gibi yeni teoriler de üyeler arasındaki ticareti açıklayabilmektedir. Sonuç olarak,üye ülkeler birliğe girmeden önceki durumlarıyla kıyaslandığında daha zengin,daha rahat, daha mutlu hayat standartlarına sahip olmaktadırlar yine faiz oranlarının düşmesi sonucu fînansal bir entegrasyona yöneldikleri görülür.