Abstract:
ÖZET Anahtar Kelimeler: îbadet, kadın, namaz, cenaze, oruç, hac, zekat, kurban "Bir kimsenin leh ve aleyhindeki hükümleri bilmesi" anlamına gelen fikh, giderek ibadet, muamelât ve ukûbâtı içine alacak şekilde "amellerin" ilavesiyle tarif edilmiştir. Dolayısıyla fıkh, dinin uygulamaya taalluk eden hükümlerini, delillerinden çıkararak öğrenme anlamına gelir. Fıkhî hükümlerin önemli bir kısmını ise ibadetler oluşturur. Fıkh kitapları da daima ibadetlerle ilgili mevzuatla başlar. Sadece sosyal hayatı düzenleyen bugünkü hukuk anlayışından farklı olarak fıkh, ibadetler kısmmı ihtiva eder ki, bunlar Allah ile kul arasındaki ilişkileri düzenleyen ve sırf Allah hakkı olarak gerekli olan yükümlülükleri ifade eder. Aslında, ibadetlerde mükellef olma bakımından kadınla erkek arasında bir fark yoktur. Kadm da erkek gibi bulûğ çağından, hayatınm sonuna kadar aynı ibadetleri yerine getirmekle sorumludur. Allah Teâlâ insanları erkek ve dişi olarak yaratmıştır. Fakat bu yaratılış meselesinde, cinsiyet farklılığının yüklediği rol oranında, kadmın erkekten farklı olduğu göze çarpmaktadır, islam'da ibadet ve taat noktasında kadm ile erkek arasında bir fark yoksa da kadınlarda yaratılış itibariyle bazı ayrılıklar bulunduğundan, onlarla ilgili ibadet ve taat alanlarında da farklı hükümler yer almaktadır. Bu çalışmanın konusunu da kadının ibadetler alanındaki, cinsiyet farklılığından kaynaklanan hususiyetlerini ortaya çıkarmak oluşturmaktadır. Şu ana kadar, ülkemizde kadınlara özel, ibadet ve kadın üzerine, toplu bir çalışmanın olmayışından kaynaklanan eksikliği bir nebze de olsa gidermek amacına yönelik olarak hazırlamaya çalıştığımız bu araştırmamızda, konular incelenirken günümüz Müslümanları arasında yaygın bulunan Hanefi, Şafiî, Hanbelî ve Maliki mezheplerinin görüşleri esas alınmıştır. Bunların dışındaki bazı görüşlere de yer yer değinilmiştir. Çalışmamızın kaynaklarının başında mezkûr mezheplerin füru-i fıkh kitapları gelmektedir. İbadetlerde kadınlara özel hükümleri belirlemede hadislerle delillendirme yapılırken daha çok Kütüb-i Sitte olarak anılan meşhur hadis kitapları kaynak olarak kullanılmış ancak diğer hadis kaynaklarına da yer verilmiştir.