Abstract:
ÖZET Balkan Yarımadası etnik, dil ve dinsel açıdan dünyanın en karmaşık bölgelerinden biridir[Poulton, 1993:9]. Tarih boyunca hemen her dönemde yoğun güç mücadelelerinin yapıldığı, halen yapılmaya devam ettiği, gelecekte de yapılacağı önemli bir coğrafyadır. ikinci Dünya Savaşı sonrasında çözülmeye mahkum temeller üzerine, Avrupa üzerinde Merkezi Devletlerin güç mücadelesini derinleştirecek bir yapıda oluşturulan Yugoslavya, iki kutuplu dünya düzeninin sona ermesiyle beraber yoğun çatışmaların yaşandığı bir arena haline gelmiştir. Kosova bölgesi ise bu coğrafyanın kilit noktası olma konumunda ve hassas iki ana etnik grubun bulunduğu önemli bir merkezdir. Kosova' da yaşanan savaş konusunda Batıda yaygın olarak kabul gören görüş, anlaşmazlıkların kaynağının, güçlü bir etnik nefretin patlamasıyla başlayan "etnik çatışma" olduğu şeklindeydi[Malcolm,1993:13]. Ancak meselenin tarihsel niteliğini ve toplumsal faktörlerini incelemeye başladığımızda, etnik yada dinsel nefret düşüncesine dayalı iddiaların giderek inandırıcılığını yitirdiği ve savaşın Kosova' da yaşayan sıradan etnik gruplar tarafından değil, yukarıdan yönlendirilen silahlı güçler tarafından başlatılmış olduğuna dikkat çekiyor.