Abstract:
II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet devrinin en önemli yazarlarından biri olan Halide Edib, yaşadığı dönemin sosyal ve psikolojik sorunlarını romanlarında başarıyla işlemiştir. Tanzimat hareketiyle başlayan Batılılaşma, toplumun her kesimini az ya da çok etkilemiştir. Hiç şüphesiz ki dönemin yazarları da bundan etkilenmiş ve yeni hayatın toplum ve fert üzerindeki etkilerini inceleyerek, eserler vermişlerdir. Hem Batı (İngiliz) terbiyesiyle yetiştirilen, hem de Batı kültürünü bizzat yaşayarak deneyimler kazanan Halide Edib de olayları kendi süzgecinden geçirerek değerli eserler kaleme almıştır. Halide Edib romanlarında, bugün her alanda gördüğümüz başarılı Türk kadınlarının en çarpıcı örneğini vermiştir. Bu başardı, takdir edilen kadınlardan ressam Kâmuran (Son Eseri) ve okuduğu mevlitlerle halkın gönlüne taht kuran Râbia (Sinekli Bakkal), dinî vecibeleri yerine getiren bir tiptir. Kaya (Yeni Turan), Aliye (Vurun Kahpeye) ve Hanife (Döner Ayna) de verdiği mücadelelerle zihinlerde yer eden, dinî kaideleri eksiksiz yerine getirmeseler de sağlam bir din inancına sahip olan kahramanlardır. Medeniyet krizini bizzat kendi hayatında yaşamış olan Halide Edib, bunları eserlerinde de işlemiştir. Yazarın romanlarında Batı etkisini yaşayan dinî tip ve karakterleri azımsanmayacak derecededir. Toplumda yaşayan diğer fertler gibi onlar da yeni hayat tarzlarında olumlu ya da olumsuz davranışlar sergiler. Takındıkları tavır çoğunlukla birbirinden farklıdır. Yemliklere karşı sırt çeviren katı, yobaz tipler olduğu gibi, yeni hayatin büyüsüne kapılıp kendi öz benliğini yitiren dinî tip ve karakterler de mevcuttur. Bütün bu olumsuz tiplemelerin yanında, kendi kültürünü Avrupa'nınki ile yoğuran, ortaya yadırganmayacak bir sentez çıkartan ve toplumda saygıyla, sevgiyle anılan tipleri de görmek mümkündür. (Sinekli Bakkal; Vehbi Dede, Râbia,...) Halide Edib'in romancılığında yeni bir devrenin başlangıcı olan Sonsuz Panayır (1946), toplumun alt üst olmuş değerlerini yansıtır. Bu eserden itibaren yazar, çeşitli bakış açılarıyla, yeni değerleri çok şüpheli karşılayan romanlar kaleme almıştır. Ne tamamen Doğulu ne de tamamen Batılı olmak isteyen Halide Edib, bu düşünce yapısıyla yarattığı tiplerin daima arkasında yer alır. Ona göre önemli olan, Batı'yı medenî ülkeler seviyesine yükselten bilim ve tekniğin alınıp, kendi öz değerlerimizi, kimliğimizi yitirmeden, yararlı bir şekilde, çağdaşlaşma yolunda kullanmaktır.