Devletler dış politika kararlarını ve müdahalelerini yasal temele dayandırabilmek için medyaya başvururlar. Fakat vermek istedikleri mesajın halka doğru iletilebilmesi için doğru imgeleri seçmek zorundadırlar. Bu yöntemi sıklıkla kullanan tek ülkenin Birleşik Devletler olduğu söylenebilinir. Medyanın önemli araçlarından bir tanesi de etkili bir araç olan sinemadır. Popüler kültür ürünü de olan sinemanın çağın ruhunu ve dönemin zihniyetini yansıtması nedeniyle postmodernizm içerisinde önemli bir yeri vardır. Hollywood'da Birleşik Devletlerin sinema endüstrisidir.Hollywood ve Birleşik Devletler hükümeti arasında karşılıklı bir ilişki mevcuttur. Sonuç olarak yaptıkları tüm müdahalelerde haklıymışçasına Birleşik Devletlerin politik hedefleri insanlara aktarılır. Bu durum gerçek hakikatin kendisi olmasa da bu gerçek, hakikate benzer. Yani bir imge yaratarak, bu imge gerçek hakikat olmasa da onun öyle olduğuna insanlar zamanla inanmaya başlar. Hollywood'un film konuları da dönemin politikasına göre değişiklik gösterir. 1950'lerde film konusu Nazi iken, 1980'lerde komünistler olmuştur. Ve bugün ise konusu Orta Doğulular ve teröristler olmuştur. Buna göre, Hollywood'un tüm Amerikan başkanlarının başkanlık dönemini yansıttığı iddia edilebilinir. Önceden de bilindiği gibi kadınlar ise hep geri planda kalmıştır. Bir kültür ürünü olan sinema, bir kadın alanı olarak görülen düşük politikanın ilgi alanlarından bir tanesi olmasına karşın, sinemada da erkek egemenliği kolaylıkla farkına varılmaktadır.Bu gerçeklerden hareket ederek, çalışmanın amacı, feminizm bakışı altında Clinton ve Bush'un başkanlık dönemlerinde Hollywood ve Birleşik Devletlerin arasında karşılıklı bir ilişkinin olup olmadığı ve bu filmlerde kadın tanımlamasının, özellikle Orta Doğulu kadın tanımlamasının, nasıl yapıldığını göstermektir. Sonuca ulaşmak için ise nitel analiz yöntemi kullanılacak olup, bir çok yazılı ve görsel belge incelenecektir.Çalışmanın araştırma sorunu, Uluslararası İlişkiler alanında kullanım çeşitliliği fazla olduğu için çalışmada postmodernizm ve feminizmin hangi dalının kullanılacağının belirlenmesini gerektirir. Çalışmada, postmodernizmin bir ürünü olarak, Clinton ve Bush'un başkanlık dönemlerindeki Orta Doğu konulu Kuşatma (1998), Vur Emri (2000), Arslanı Kuzuları (2007) ve Krallık (2007) Hollywood filmlerinin ve Uluslararası İlişkilerde feminist bakışı altında bunların nasıl şekillendiği, Birleşik Devletlerin kimlik oluşturmak ve müdahalelerine yasal dayanak oluşturmak için nasıl filmlere başvurduğu ve Ötekilere nasıl ihtiyaç duyduğu araştırılacaktır. Ayrıca feminist bakışı altında filmlerde, kadınlar, özellikle Orta Doğulu kadınlar, incelenecek ve filmlerde nasıl tanımlandırıldıkları, yerlerinin ne olduğu ve tanımlarının izleyiciyi nasıl etkilediği ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır.Sonuç olarak, önceden de belirtildiği gibi Hollywood ve dönemin Amerikan Başkanlarının politikaları arasında sıkı ve karşılıklı bir ilişki vardır. Clinton'ın Orta Doğu politikası daha ılımlı olmasına karşın, başkanlık döneminde ülke içerisinde yaşanan olaylar Amerikan halkını evlerinde terör tehlikesini hissetmesine neden olmuştur. Halefi olan Bush ise Orta Doğu'ya karşı daha sert bir tutum izlemiştir ve 9/11 saldırıları müdahaleleri için yasal bir dayanak oluşturmuştur. Bu nedenle, Orta Doğuluyu tanımlayan imgeleri her zaman Amerikanlıların tanımlarının tersi olmuştur. Bu sayede Birleşik Devletler Ötekilere baskı kurarak bir kez daha kimliklerini oluşturmakta ve Birleşik Devletlerin gücünü güçlendirmektedir. Amerikan erkekleri ile eşit davranılmasa da, bu sayede yine de Amerikan kadınını yüceltmektedir.
The States appeal to the media to make their foreign policy decisions and their acts gained legitimacy. They should be very careful while choosing the right image to make their message reached the public in the correct way. The U.S. can be claimed to be the only country using this method frequently. As one of the important tools of the media, the cinema is an effectual means. Also as being the production of popular culture, the place of cinema in postmodernism is very significant as it becomes the reflection of the zeitgeist and the mindset of the era in which the film is shot. Hollywood is the cinema industry of the US.There is a reciprocal relation between Hollywood and the US government. In consequence the policy goals of the U.S. are transferred to all people as they are right in their each of actions. It resembles reality instead of the real reality. It means they create an image and people begin to believe this image in the long run as it is the real reality, however it is not. Film themes of Hollywood change according to the policy of the era. While in the 1950s the theme was Nazis, in the 1980s it was about communists. And today it is about Middle Easterners and the terrorists. Hence it can be said that Hollywood reflects the policy of the president of the USA as to the each presidential terms. As formerly known women are kept in the background. Although cinema being a product of culture is one of the issues dealing with the low policy which is seen as womanish area, the male dominancy easily can be observed in cinema as well.Deriving from the above facts, the aim of the study is to show whether there is a mutual relation between Hollywood and the U.S. government or not and how in those films the description of woman, especially Middle Easterner woman, is formed in those two presidential terms of Clinton and Bush from the perspective of feminism. To reach a conclusion, qualitative research method shall be used and many written and visual documents shall be analyzed.The research problem of this study requires determining what variants of postmodernism and feminism will be used as they have a wide range of use in International Relations field. In this study, as a product of postmodernism, Hollywood films on Middle East named The Siege (1998), Rules for Engagement (2000), Lions for Lambs (2007) and The Kingdom (2007) shall be analyzed during the presidential terms of Clinton and Bush and under postmodernism aspect in IR, how the U.S. appeals to films and needs Other to create an identity and find a legitimate base for its actions. Under the feminist perspective, women, particularly Middle Easterner women shall be observed and it shall be tried to find out how they are depicted in the films, what their places are and how their depiction affects the audience.Hereby, it can be suggested that as formerly known there is both a close and a mutual relation between Hollywood and the policies of the President of the era. Although Clinton had a milder policy in the Middle East, the events experienced within the nation during his presidency made the citizens of America feel the threat of terrorism at their home. The successor Bush had a more severe policy towards the Middle East, and 9/11 attacks gave a legal basis to implement his actions. Thus the images depicting the Middle Easterner are always what they, the Americans, are not. Via this the U.S. creates its identity by oppressing the Other and the U.S. strengthens its power once more time. The conditions of women in Middle East are also depicted as being worthless in Hollywood films. Thus it glorifies the American women; however they are not being behaved equal with the American men.