1924 yılında etnik temele dayalı bir kimliğin kabul edilmesiyle birlikte başlayan Kürt sorunu, uzun bir zaman ?etnik ayrılıkçı eylemler? olarak tanımlanmış ve ?Kürt kimliği?, ?Kürt sorunu? gibi kavramlar ise kullanılmamıştır. 2010 Türkiyesi'nde, çözümün halen bulunamamış olması, kuşkusuz bu gecikme ile yakından ilişkilidir.Cumhuriyet Yönetimi ve Tek Parti Hükümeti, o dönemde çıkan Kürt isyanlarını, ?eşkıya direnci? olarak tanımlamış ve sert tedbirlerle Kürtlerin direnişini bastırmıştır. Adnan Menderes'in başbakanlığı döneminde, Kürtler ve Güneydoğu Bölgesi hakkında, sosyo-ekonomik ve demokratik bir politikadan söz edilse de, Kürt kimliğinin ve Kürt sorunun inkarı, 1990'lı yıllara kadar devam etmiştir. 1960'tan itibaren yükselen Kürt hareketi ve PKK terörü, yine bu çerçevede değerlendirilmiştir. Aslında bu dönemde Kürt grupları da, bir yandan kendi kimliklerinin tanınmasını isterken, diğer yandan özerklik talep etmişlerdir. Sol Kürt grupların ortaya çıkmasıyla birlikte, Kürtlerin taleplerinde sosyalist eğilimler belirmeye başlamıştır. 1984 yılında Kürt hareketlerini bünyesinde barındıran PKK ise, Türkiye, İran, Irak ve Suriye'deki Kürtleri tek çatı altında birleştiren bağımsız Kürdistan anlayışını benimsemiştir. Günümüze kadar, PKK'nın silahlı eylemleri devam etmiştir. Hatta PKK, Avrupa ülkelerinde de örgütlenerek, bu ülkelerden siyasi destek sağlamaya çalışmıştır.1990'lı yıllar, diğer bir ifadeyle Soğuk Savaş'ın bitimi, Kürt sorununun mahiyetinde önemli değişikliklere sahne olmuştur. Bu dönemde Kürt sorunu, başta dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal olmak üzere, siyasal aktörler tarafından kabul edilmiş ve soruna yönelik demokratik çözüm arayışları başlamıştır. Ancak yine de, Kürt sorunu konusundaki geleneksel yaklaşımları kırmak mümkün olmadığından, çözüm arayışları söylem olarak kalmıştır.2000'li yıllarda ise, önceki dönemin söylemlerinin somut adımlara dönüştüğü görülmektedir. Bunun en önemli nedeni, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile başlayan, ?insan hakları? ve ?demokrasi? kavramlarının yükselişidir. Türkiye, uluslararası liberal sisteme uyum sağlayabilmek için, tüm demokrasi sorunlarını çözme zarureti ile karşı karşıya kalmıştır. Bu anlamda, Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefi itici güç olarak kabul edilebilir. Diğer yandan, Dağlıca ve Aktütün saldırıları, terörün bitirilmesi konusunda Hükümet'i baskı altına almış ve çözüm arayışlarını hızlandırmıştır.Nihayetinde Hükümet, Kürt sorununun çözümü için, Demokratik Açılım Projesi'ni önermiştir. Demokratik Açılım Projesi bugün, hararetle tartışılmaktadır. Ancak, gerek Kürtlerin talepleri, gerekse siyasal aktörlerin görüşleri incelendiğinde, projenin işlerliğinin olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Özellikle, Kürtlerin genel af, anadilde eğitim, ayrı bir ulus olarak tanınma ve bölgesel özerklik talepleri, siyasal aktörler tarafından ?bölücü emeller? olarak görülmektedir. Askeri kesim ve muhalefet partileri, bireysel hak ve özgürlüklerin tanınması dışındaki girişimlere şimdilik onay vermemektedir.
By accepting the ethnic-based national identity in 1924, the Kurdish issue emerged. But for along time that issue was seen as the ethnic separatist movement by the state authorities. Not finding a final solution to the question until today has a direct link to that official approach.The Republican period and single-party government described the Kurdish rebellions as ?eşkıya resistance? and took strong measures in order to suppress them. In the Adnan Menderes Period, socio-economic and democratic policies for Kurdish and Southeastern Anatolia were expressed by the state officials, the Kurdish identity and question was rejected until 1990s. Since 1960 growing Kurdish movement and PKK terorism has been evaluated within the framework of that perspective. In reality in this period the Kurdish groups demanded the reception of their own national identity by the state officials and regional autonomy. With the emergence of leftist Kurdish groups, Kurdish people asked for some Marxist desires. In 1984 PKK, uniting other Kurdish movements under its administrative roof, envisaged establishment of in independent Kurdish state, including the Kurds living in Iran, Iraq, Syria and Turkey. Until today it used the force against the Turkish civilians and army. Even by opening its officies in some European countries, it tried to get their political support.End of the Cold War led to emergence of serious changes in the nature of the Kurdish question. In other words, 1990s one the years where the state officials began to change their perceptions about the issue. In this period the Kurdish issue was accepted by the state official, especially including former President Turgut Özal. They made attempts to find democratic solutions to it. But still they did not put aside their traditional approaches to it; therefore, they did not take some concrete attempts.In 2000s, it is seen that some concrete attempts were taken, because after the end of the Cold War human rights and democracy concepts began to dominate the world politics. In order to adapt itself to the liberal international system, Turkey has been faced with the question of finding solutions to its democratic issues deficiencies. In the meantime it can be accepted that ?the full membership to the European Union? subject is also play a pushing power. On the other hand, PKK?s Dağlıca and Aktütün attacks put the goverment under the suppression in order to stop the PKK terorism and speed up the solution attempts.Concequently the goverment has proposed the ?Democratic Openness Project? in order to find a solution to the Kurdish issue. Today there is a warming debate about the project. But when not only Kurdish demands, but also opinions of the political actors have been analyzed, it can be assumed that within a very short the project cannot be brought into life. Especially Kurdish demands, such as general pardon, education at Kurdish language, necognition of the Kurds as a separate nation, regional autonomy, have still be described by the state actors as the separatist objectives. Military elites and opposition parties do not approve any kind of attempts rather than accepting invidual rights and freedoms.