Aydınlanmayla birlikte tarih, doğrusal ilerleyen bir süreç olarak ele alınmış ve bu ilerleme fikri yaşamın tüm alanlarına optimist bir bakış açısıyla dağıtılmıştır. İnsan aklına duyulan güven ile tarihteki her anın, bir öncekine göre daha iyi olduğu ve bu ilerlemenin geri döndürülemezliği ifade edilmiştir. Hegel, Marx ve Fukuyama'da da -bazı farklarla olsa bile- ilerlemeci tarih anlayışının miras alınışını görmekteyiz. Hegel de, Marx da, Fukuyama da, fikirlerini ?tarihte belli yasalar olduğu ve tarihi bu yasaların yönlendirdiği? temeli üzerine kurmuşlardır.Bu çalışmanın temel problemi, tarihin Aydınlanmacıların ortaya koyduğu gibi, doğrusal olarak ilerleyen bir süreç mi, yoksa zigzaglar çizen iniş ve çıkışlarla dolu bir süreç mi olduğunu irdelemektir. Bu çerçevede, tarihte tüm uluslar için geçerli olabilecek doğa bilimleri tarzında yasalar olup olmadığı, fiziki alan ile insani alanın birbirlerinden farkları, tarihi belirleyen asıl değerlerin genellikler mi bireysellikler mi olduğu tartışılmaktadır. Öncelikle ilerlemeci tarih anlayışının ortaya çıkış nedenlerini kavramak bakımından, nedenlerin öncülleri değerlendirilecektir. Daha sonra ilerlemeci tarih anlayışı içerisinde Francis Fukuyama'nın nerede durduğu, kendisi ile aynı çizgide olan düşünürlerle benzerlikler ve farklılıklarının neler olduğu üzerinde durulacaktır. Tarihe verilen anlamın, ilerleme dışında alternatiflerinin neler olduğunun ele alınmasının da bu çalışma için gerekli olduğu düşünülmektedir.Bu çerçevede yapılan araştırma sonucunda; ilerlemecilerin belirli somutluklardan hareketle, tarihe evrensellik çerçevesinde baktıkları, toplumlararası farklılıkları gözetmedikleri anlaşılmaktadır. Ayrıca tarihsel alana doğa alanı gibi yaklaşarak bazı yasalar yükledikleri; oysa tarihsel alanın bir kültür bilimi alanı olarak doğa yasaları tarzında yasalar barındırmadığı, toplumlar arasındaki farklılıklar nedeniyle evrensel bir tarih fikrinin tutarlı olmadığı, tarihsel sürecin sonunun öngörülemeyeceği tespit edilmiştir.
Along with the idea of Enlightment, history has been taken as a progressingprocess and with idea of progress has been applied to all areas of life with andoptimist viewpoint. By the trust in human mind, every moment in history has beenevaluated as better than goes in the past and that idea of progress has beenaccepted as irrevocable. We observe in Hegel, Marx and Fukuyama -of course withsome distinctions- the inheritanca of this idea of progressive history. All of thembased their ideas on the belief that are some rules in history conducting itself.The fundemantal subject of this research, is to evaluate those arguments: History iswhether a linear process as Enlightment thinkers asserted or a process with sharp turnsand fluctuations. In this context, whether there are natural science rules valid for allnations, the differences between physical space and human space and whether realvalues determining history are linked to generalisations or individuality are discussed.To understand the formation of the idea of progressive history the premises of thecauses of its formation will be evaluated. Then, Francis Fukuyama?s position in thatidea and similarities and differences with the thinkers in the same line will beconsidered. Meaning given to history, dealing with alternatives outside progressivismis also essentially considered for this study.In the framework of that research it?s understood that progressivists -in the light ofsome concreteness- evaluate history in from a universalist framework and they ignoredifferences between societies. Furthermore, they approach historical space as a naturalspace and thus, impose some rules on it: but historical space as a cultural space dosenot possess rules as natural. It is also concluded taht because of the differencesbetween societies, the idea of universal history is not coherent, it?s impossible to seethe final result of historical process.