Antakya halk müziği, çalgıları, makamları ve icra ortamları ile diğer bölgelerden farklılık göstermektedir. Bunun en önemli nedeni ise Tanzimat ile birlikte sarayda gözden düşen yetenekli birçok devlet idarecileriyle, beraberinde getirdikleriyle kültürlü ve sanat erbabı olan hizmetkârların bu bölgeye istikanıdır. Antakya merkez ilçesindeki türküleri dinlerken İstanbul ve Rumeli'nin ince zevki ve özgün makam anlayışını hissetmemizin nedeni de budur. Antakya'da yine o dönemlerde ? büyük ihtimalle sanat kaygısıyla ortaya çıkan ? bu türküler, zamanla Antakya halkının şivesiyle bezeyip kendi beğenisini de ortaya koyarak son halini almışlardır. Antakya yöresel müziğinin gelişmesinde pay sahibi birçok etken vardır. Bunlardan kısaca bahsedecek olursak; Antakya ve havalisinde geçmişte çeşitli tarikatların mensupları yaşamıştır. Bunlar tarafından kurulan tekkeler ise bazı dönemlerde faaliyet göstermişlerdir. Bu durumların en güçlü ve en uzun ömürlü olanı Antakya Mevlevihane'sidir. Bu ibadet merkezinde icra edilen ilahilerin sözleri halk şairlerinden ve mutasavvıf şairlerin şiirlerinden seçilmiştir. Tabii bunları söyleyen kişiler şehrin sakinleriydi ve bölge halkının da yabancı kalması beklenemezdi.Antakya'nın dağ eteklerindeki mahalle kahvelerinde bir başka kültür çerçevesi vardır. Halk kültürünün yaşama ortamlarından biri olan mahalle kahvelerinde halk, kendi müziğini, adetlerini burada da sergilenmişti. Kış gecelerinde bu kahvelerde birçok menkıbeler anlatılır, yöre âşıkları buralarda toplanıp gönlünce türkü çağırarak ?muamma? yarışında boy göstermişlerdi.Antakya'da bahar ayları diğer bölgelere nazaran erken gelir. Bu nedenle eğlencesine düşkün olan halk bu güzel havayı da fırsat bilerek piknik alanlarına akın ederler. Antakya'nın mesire yerlerinde -bugün maalesef kalkmayan- büyük ağaçlara salıncak kurarak eğlencelerini daha coşkun hale getiriyorlardı. Yanı sıra söylenen türküler de salıncağın salınımıyla ritim kazanarak eğlencelerine ayrı bir renk katıyordu. Yöre halkı kendi şivesiyle salıncağa `sallangaç' dediği için bu türküler `Sallangaç Türküleri' olarak bilinirler.Erkeklerin ve kadınların kaçgöç yaşadıkları dönemde Antakya'da daha çok hali vakti yerinde ailelerin evleri haremlik ve selamlık olarak ayrılır, gelen misafirler buralarda ağırlanırdı. Davet edilen konuklar sadece varlıklı aileler değildi. Yerli halktan da sazı ve sözü kuvvetli kişiler gelir, yörenin en beğenilen türkülerinden icra ederlerdi. Bu özel toplantıların erkeklere ait olanına `SIRA', kadınlar için olanı `GECE' denirdi. Bu gelenek ise ilhaktan sonra kaçgöç olayının kalkmasıyla unutulmuştur. Ayrıca tarihi çok eskilere dayanan ve folklorik değerlerini bugün bile halen yaşatabilen bir bölge olan Antakya'nın Şenköy beldesinde söylenen türküler, bahsettiğimiz makam anlayışına dayanan türkülerden farklı olarak daha çok 2/4 ve 4/4 usulde ve basit halay motiflerinden oluşur. Bu türküler günümüzde halen Antakya ve çevresindeki düğünlerde, özel günlerde ve çeşitli festivallerde yöre sanatçıları tarafından icra edilmektedir.Ortaya çıkan bu tez çalışması, bu zamana kadar `Antakya Türküleri' adı altında okunan ezgilerin melodik yapısından ve tüketim ortamlarının farklılığından dolayı aslında birden fazla türden oluştuğunun ispatı olarak değerlendirilmelidir.
Antakya?s folk-songs, musical instruments, tessituras, the athmosphere of performance showdifferences comparing with other regions. The most important reason behind this fact is manytalented administ accompanied by tehir well-educated and master of art servants in Reform period.That?s also the answer of why people feel the original understanding of melody of İstanbul and Rumeli while people listen to Antakya?s folk-songs.At first, the folk-songs appeared by the anxiety of art, then the influence of Antakya?s publictaste and its accent modified them.There are various factors in improving Antakya?s local music. Shortly, in the past, the membersof various dervish order in Antakya and its neighbour hood. The dervish lodges were runningfrom time to time. Organizations, the most powerful and the most long-lasting one is AntakyaLodge used by Mevlevi. The lyrics of the hymns song in the center of and lodge were chosenby public poets poems. Of course, the performers hymns were inhabitants of the city and thepublic of the region weren?t expekted to be far away.There?s another cultural athmoshphere in local cafe?s situated in slopes of the mountains ofAntakya. Local cafe?s, one of the places of public culture, display its music and traditions. Inwinter, in these cafe?s, tales were told and local poets gathered to sing folk-song willinggly andto show themselves off in the competition of `muamma?.Spring comes earliar in Antakya comparing with other regions. In the past, the public, fond ofentertainment, rushed into the places of picnic in beautiful weather. The people enjoyed themselves by pitching hammock among big trees in popular excursion spot. The singing of folksong were a colour for their entertinment. The inhabitants called hammock `sallangaç?, so the folk-songs were know `Sallangaç Folk Songs?.The house of wealthy people were splitted into two gruops: the room for women and room formen in the past. Moreover, the guests were served in these separate rooms. The guests to be insted weren?t only wealthy but also ordinary people who were good at playing instruments or singing folk-songs. They were invited the sing the most favorite folk-songs of the region. Thesespecial meetings were called `Sıra? for men, `Gece? for women. This tradition was forgottenwhen women and men stopped living seperately. The folk-songs sung in Şenköy, whose history dates back to ancient times and the values of folk are still alive consist of 2/4 and 4/4 rhythm and simple halay motifs. These folk-songs are still sung in the wedding ceromonies taken place in Antakya and its neigbourhood in special days and various festivals by local singers.This thesis aims to prove the fact that the melodies, which were sung under the name of `Antakya?s folk-songs?, in fact, consist of various kinds resulting from the structure of melody and the differences in consumption environments.