Mevduat sahiplerine sabit getiri garanti eden klasik bankaların tersine ?kâr-zarar ortaklıgı? usulü ile tasarruflarıreel ekonomiye kanalize etme, faiz yerine, elde edilen getiriden pay dagıtma yöntemlerini benimseyen kalkınmabankaları, bu bankaların isleyisi, mali sitemdeki payları, yatırımcıya sagladıkları getirinin piyasa ilekarsılastırılması bu tezde ele alınan konulardır. Bakanlar Kurulu tarafından 1983 yılında yayımlanan kararnameile Türk Hukuk Sisteminde yerini alan Özel Finans Kurumlarının tabi oldugu yasal statüyü üç kısımdaincelemek mümkündür. Birincisi Özel Finans Kurumları 1983-1999 yılları arasındaki 15 yıllık süreçte MerkezBankasının tebligleri ile yönetilmislerdir. Bu asamada herhangi bir yasal dayanakları yoktur. kinci asamada1999 yılı sonunda çıkan Bankalar Yasası ile Özel Finans Kurumları gerekli yasal dayanaga kavusmuslardır. Sonasamada ise 2005 yılı Kasım ayındaki düzenleme ile de Özel Finans Kurumları ?Katılım Bankaları? adınıalmıslardır. Bu degisikligin temelinde uluslar arası camiada tanınırlıgı artırmak yatmaktadır. Bu durum sadeceisim degisikligi olup, faizden uzak durma hususu ile kâr ve zarara katılma hususlarında bir degisiklik vukubulmamıstır.Katılım Bankaları faizden kaçındıkları için tasarruflarını faizli bankalara yatırmayan kimseler ile, faizin agıryükü dolayısıyla yatırımdan kaçınan sahısları karsılastırıp, emek ve sermayeyi bulusturan kurumlar olmuslardır.Katılım bankaları sadece faizden uzak duran kesimlere hitap etmeyip, faizli bankaların sundukları faizsizenstrümanları da bünyelerinde barındırmaktadırlar. Cari hesaplarda ve katılma hesaplarında muhafaza ettiklerimevduatı kâr-zarara katılma hesabı adı altında reel ekonomiye enjekte eden bu kurumlar, bünyelerindeçalısmakta olan uzmanlar sayesinde, getirisi yüksek alanlara yatırım yapmakta, dolayısıyla faiz oranıseviyesinde veya faiz oranı seviyesine yakın kâr payı oranının olusmasına imkân saglamaktadırlar.Tasarruflarını iddihar biçiminde tutmak veya hazine bonosu gibi sabit getirili, reel ekonomiye katkısıolmayacak sekilde tutmak yerine, tasarrufları direkt olarak reel ekonomiye yönelten katılım bankaları sube vepersonel sayısını arttırarak büyümeye devam etmektedirler.Bu yüksek lisans tezinde ülkemizde 1983 yılından beri faaliyet gösteren Özel Finans Kurumlarının (KatılımBankalarının) kurulus asamaları, fonksiyonları, ülkemizde faaliyette bulunan katılım bankaları, katılımbankalarının diger bankalar ile karsılastırmaları incelenmis ve son bölümde kâr payı getirilerinin faiz getirilerive MKB getirileri ile karsılastırmaları Treynor, Sharpe ve CAPM yöntemleriyle analiz edilmis veyatırımcıların yatırımları sonucu elde edecekleri getiriler kıyaslanarak yatırımcıların getiriler hakkında bilgisahibi olması amaçlanmıstır. Treynor, Sharpe ve CAPM yöntemleri sadece faiz, kâr payı ve MKB getirilerininveriminin karsılastırılması amacıyla kullanılmıstır. Son üç yılda dagıtılan kâr payı oranlarını temin etmeninzorlugu karsısında finans kurumlarınca dagıtılan kâr payı oranlarının birbirine çok yakın olması gerekçegösterilerek Türkiye Finans Kurumu verileri üzerinden islem yapılmıstır. Yapılan analizler sonucu faizgetirisinin her üç yönteme göre kâr payı getirisinden fazla oldugu tespit edilmistir. Yine her üç yönteme göre dekâr payı getirisi MKB getirisinden fazla bulunmustur. Analizlerde çesitlendirmenin az olması nedeniyleTreynor yöntemi; piyasanın etkin olmayısı (Tam Rekabet Piyasası olmayısı) sebebiyle de CAPM analizigüvenilir bulunmamıstır. Sharpe yöntemi daha az sayıda çesitlenmis portföylerde kullanıldıgı için analizsonuçları güvenilirlik açısından daha uygun bulunmustur.
Contrary to the classical banks who ensure constant yield to the depositors, development banks, that is thesubject of this study, adopt the method allotment of shares from the yield instead of interest and transfer thedeposits anto real economy by way of joint profit and loss. The operation of these banks as well as their sharesin financial system, comparing the yields they supplied to the investors with market have been investigated inthe study. We can research the legal statue which has been appeared in Turkish jurisprudence in regard withSpecial Financial Institutions by the degree issued in 1983 by the Council of Ministers in three steps.In the first step Special Financial Institutions have been managed by the circulars of Turkish Central Bank inthe period of 15 years, between 1983-1999. In this step they had no legal support.In the second step, they earned a legal rest by the Law of Bank, issued in the end of 1999.At the last step, they were renamed as ? Adherence Banks? by the regulations made in November, 2005.Recognition in international arena is the main motive behind the change. However, this change was titular. Inthe fields of being away from interest and participation in loss and profit there were no changes. As theAdherence Banks abstain interest they have been institutions meeting the persons who are averse depositing inbanks with the interest eith the ones who are evading investments due to heavy burden of interests.In otherwords, they have met the labour with capital. Not only addressing the ones who are away from interest they alsonestled the instruments without interest presented by the banks with interest. Adherence Banks tat injecting thedeposit kept in the current and participation accounts into thereal economy under the name of participationinprofit and loss account, make investments in higher-yielding areas, thanks to the experts working fort hem,consequently they supplyto form share of profit rate at the level of interest rate or near to it.Instead of keepingdeposits in accumulation or keeping them as treasury bills that have no any contribution to real economy,adherence banks transfer them directly into the real economy. In this master degree study we researched thespecial financial institutions (Adherence Banks) which are in active in our country since 1983 with theaspectsof founding stages and functions by comparing them with the other banks.In the last chapter we analysed the comparisions of profit share yields with the IMKB yields by Treynor, Sharpeand CAPM methods and tried to provide information to the investors by comparing the yields.Treynor, Sharpe and CAPM methods are only used fort he purpose of comparing interest, profit share andIMKB yields in terms of efficiency. By making out a case that profit shares distributed by financial institutionsare over close to each other in the last 3 years because of difficulties in providing profit share rate, operationshave been effected on the base of Turkish Financial Institution?s data. According to the each three methods theyield of profit share has been found higher. On account of having less variations in analyses Treynor method isfound not reliable. As the market is not effective (less of competitive market) CAPM analys has been found notreliable. As Sharpe method is used in less cases in variated portfolios its data of analyse is more adequate interms of reliability.