Bu çalışmanın çıkış noktası, Ötekine dair algılamaların, gerçeklikte yansımalarının olmasıdır. Tarihsel süreçler göstermiştir ki, kendi öznelliğini kurmak isteyen birey, grup, topluluk, devlet vb. mutlak olarak tanımlanmış ve nesnelleştirilmiş bir konuma indirgenen bir Ötekiye ihtiyaç duymuştur. Bu durumun modern devletin öncesindeki dönemde, modern devlet döneminde ve nihayetinde içinde bulunduğumuz ve post-modern olarak adlandırılan çağda da örnekleri bulunmaktadır. Tezdeki temel varsayım, çatışma ve kriz sebeplerinin bir şekilde Ötekiye dair algılarla ilişkili olduğu üzerinedir. Bu sebeple, insan için onurlu yaşamın sağlanmasını ve devam ettirilmesini merkeze alan İnsani Güvenlik ve Çokkültürlülük yaklaşımlarının normatif şekilde incelenmesi ve uygulama noktasında ortaya çıkabilecek avantaj ve dezavantajlarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Tez ile ilgili çalışma yapılırken yanıt aranan temel sorular şunlar olmuştur: Öteki nasıl oldu da nesne konumunda kurulmuş ve bu kurulum gerçekliğe nasıl yansımıştır? Çokkültürlülük yaklaşımının toplumsallık kültürü sağlamadaki sorunların çözümündeki etkisi ne düzeydedir? Ayrıca İnsani Güvenlik'in onurlu bir yaşam inşasında nasıl bir rolü bulunmaktadır? Bu yaklaşımların eksik kaldığı noktalar nelerdir? Uluslararası sistemin bu sorunlardaki etkisi nedir? Tezin ilk bölümünde Çokkültürlülük yaklaşımı üzerinde durulmuş ve bölüm sonunda ise Sürdürülebilir bir Küresel Çokkültürlülük yaklaşımının eklenmesi, Çokkültürlülük taleplerinin tek başına devlet içi mekanizmalarla çözülemeyecek kadar karmaşık bir hal almış olması sebebi ile gerekli görülmüştür. İkinci bölümde ise, İnsani Güvenlik çalışmalarının genel olarak teorik temellerinden bahsedildikten sonra, ilk bölümle de bağlantılı olarak, İnsani Güvenlik yaklaşımına Küresel Çokkültürlülük yaklaşımının entegrasyonu ile elde edilebilecek kazanımlara, bu sentezin gerekliliğine işaret eden örneklere yer verilmiştir. Çalışmadan genel itibari ile çıkarılabilecek sonuç; tek merkezli, sabit ve Ötekinin öznelliğini denkleme katmayan uygulamaların kriz ve çatışma sonuçlu süreçlere evrilebildiğidir. Sabit formda dondurulmuş olarak inşa edilen kimlik ve kültürlerin mümkün olamayacağı görülmüştür. Bu bağlamda da sistem düzeyinde ve devlet düzeyinde yapılması gerekenlerle ilgili ortaya farklı yaklaşımlar konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Öteki İnşası, Radikal Demokrasi, Çokkültürlülük, İnsani Güvenlik, Sürdürülebilir Küresel Çokkültürlülük
Perceptions of Other has reflexion on reality is the origin of the study. Historical processes show that individual, group, community, state, etc. which needed to create Self subjectivity needed an absolute Other which is defined as an object. In the period of pre-modern state, during modern state period and current post-modern era have examples for this. The basic assumption in the thesis is that the reason of conflict and crisis are related to the perception of Other in some way. Therefore, Human Security and Multiculturalism approaches which aim to get sustainable honored life for human are analysed normatively and to show pros and cons during processes are aimed. The basic questions which are aimed to be answered in the dissertation are: How has been the Other built as an object and how does this affect this situation in real life? What is the level of the multiculturalism in to be solved the problem which is to provide cultural areas to communities. Furtherly, what is the role of Human Security to create honored life for humanity? What are the waeknesses of these approaches? And what is the effect of international system in these problems? In the first part of the dissertation, identical requests, critics of liberalism and modernity, radical democracy project is added to agenda. Lastly Multiculturalism in agonistic radical democracy axis have been studied. In the second part, after mentioning generally theoretical bases of Human Security studies, by connected in the first part, the part is ended with possible gains by integrating Global Multiculturalism approach into Human Security approach with instances for the reason of this syntesis. The general result in the study is that not cared subjectivity of the Other, unique centrism and stabilization in applications can turn into crisises and conflicts processes. Frozen identities and cultures cannot be possible in real life is realised. At this point, different approaches are highlighted to do what should be done. Anahtar Kelimeler: Construction of Other, Radical Democracy, Multiculturalism, Human Security, Sustainable Global Multiculturalism