Platon?a göre iki dünya vardır. Birincisi değişmeyen, sabit kalan, ezeli ve ebedi olmakla birlikte tek olan gerçek varlıkların bulunduğu idealar dünyası; ikincisi ise değişmenin hüküm sürdüğü, her şeyin gelip geçici olduğu, varlıkla yokluk arasında bulunan duyusal dünyadır. Platon değişmenin hüküm sürdüğü duyusal dünyanın bilgiyi mümkün kılamayacağını söyler. Çünkü ona göre bilgi denilen şeyin değişmez, ezeli ve ebedi, aynı zamanda tek olması gerekir ki böyle bir bilgiyi ancak idealar dünyası mümkün kılabilir. Bu bakımdan Platon?da bilgi ideanın bilgisidir. İdeanın bilgisi ruhta gizli bir şekilde bulunmaktadır. Çünkü ruh duyusal dünyaya gelip bedenle birleşmeden önce ideaları temaşa etmiş ve onların bilgisini kazanmış, fakat bedenle birleştikten sonra bu bilgiyi unutmuştur. Buna göre ruhta gizli bir şekilde bulunan ideanın bilgisini yeniden kazanmak yani anımsamak gerekir. Ancak hemen belirtilmelidir ki belli belirsiz bir anımsamanın sonucunda bilgi hemen kazanılmaz. Çünkü Platon?a göre bilginin yeniden kazanılabilmesi için uzun süren bir eğitim programını bitirmek gerekir. Bu eğitim programının sonuna ulaşabilenler ise filozoflardır. Şimdi, filozof olan kişinin eğitim programının sonunda bilgiyi tam olarak kazanabilmesinin koşulu iyi ideasının temaşasıdır. Çünkü iyi ideası hem diğer ideaları bilinir kılar hem de kafaya bilme gücü verir. Şu halde iyi ideasını temaşa etmeden hakikatin bilgisini kazanmak mümkün değildir.Ne var ki iyi ideasının temaşasıyla kazanıldığı düşünülen bilgi ne olduğu belli olmayan bir bilgidir. Çünkü onu bilen kişinin yani filozofun onu tanımlaması, bir başkasına aktarması mümkün değildir. Bu bakımdan iyi ideasının bilgisi filozofta sır olarak kalır. Bilginin bu sır olma durumu Platon felsefesi bakımından birçok problemin başlangıcıdır. Buna göre Protagoras?ın ?insan her şeyin ölçüsüdür? önermesindeki ?insan? yerine ?filozof?u geçirmeye çalışan Platon?un, filozofun kim olduğunu belirlemek mümkün olmadığı için, başarısız olduğu söylenebilir. Bu aynı zamanda bilginin ölçütünün kim olduğunun belirsiz kalmasının da nedeni olarak anlaşılabilir. Bununla birlikte eğer bilginin ne olduğu ve kimin bilgiye sahip olduğu tespit edilemiyorsa söz konusu bilgiden şüphe etmek mümkün hale gelir. Bu ise hiç de Platon?un kabul edebileceği bir düşünce değildir. Çünkü onun temel amaçlarından biri, içinde yaşadığı toplumda var olan değerler anarşisinden kaynaklanan ahlaki-siyasi çöküşü durdurabilmek için bilgiyi bir değer olarak belirlemektir. Ancak Platon bilgiyi bir değer olarak belirleme girişiminde de, bilginin ne olduğunu açıklayamadığı için, başarısız olmuştur. Anahtar Kelimeler: İdea, Bilgi, Akıl, Ölçüt, Otorite
According to Plato, there are two worlds. The first one is the world of Ideas, where there are real beings that are unchanging, stable, eternal, and unique as well; and the second one is the sensible world, where change reigns and everything is ephemeral, and which is between being and non-being. Plato says that the sensible world, where change reigns, cannot enable knowledge; according to to him, what is called `knowledge? has to be unchanging, eternal, and also unique, that only the world of Ideas enables such knowledge. For Plato, the knowledge is the knowledge of Idea in this regard. The knowledge of Idea is invisibly present in soul, for before soul comes to the sensible world and unites with body, it contemplates the Ideas and acquires the knowledge of them, but after its union with body it forgets this knowledge. Accordingly, it is required to regain, i.e. recollect, the knowledge of Idea, which is invisibly present in soul. However, it should be instantly said that the knowledge is not acquired right after a tenuous recollection; according to Plato, it is required to complete a long education programme in order to regain the knowledge; and the people who reach the end of this education programme are philosophers. Now, the condition of philosopher?s being able to acquire in full the knowledge at the end of education programme is the contemplation of the Idea of good, for the Idea of good both makes other Ideas knowable and gives the mind the power of knowing. Therefore it is impossible to acquire the knowledge of truth without contemplating the Idea of good.However, the knowledge that is thought to be acquired by means of the contemplation of the Idea of good is a kind of ambiguous knowledge, for it is not possible for its knower, i.e. philosopher, to define and convey it to someone else. In this regard, the knowledge of Idea resides with philosopher in secret. This mysterious state of knowledge leads to several problems in terms of Plato?s philosophy. Accordingly, since it is not possible to determine who philosopher is, it can be said that Plato who tries to substitute `philosopher? with `man? in Protagoras? proposition `Man is the measure of all things? is unsuccessful. This also can be understood as the reason of the ambiguity of who the measure of knowledge is.On the other hand, if what knowledge is and who possesses it cannot be ascertained, it becomes possible to be sceptical about the knowledge in question; and this is not a thought acceptable by Plato at all, for one of his main purposes is to designate knowledge as a value in order to be able to prevent the moral-political collapse arising from the anarchy of values existing in the society where he lives. However, since Plato is not able to explain what knowledge is, he is unsuccessful in his attempt to designate knowledge as a value, either. Keywords: Idea, Knowledge, Reason, Measure, Authority