Uluslal çıkar olgusu (Raison d?état) Westphalia (1648) düzeni ile ortaya çıkan ulus devletlerin en önemli dayanak noktalarından birini teşkil eder. Bu kavrayış tarih boyunca ülkeler arasında cereyan eden çatışmaları ulusal çıkarı maksimize etme mücadelesi olarak tanımlar. 19. ve 20. yüzyılda bu bakış açısını en iyi temsil eden kuramsal olgulardan biri de jeopolitiktir. Bu anlamda jeopolitik bilimi ve jeopolitisyenler, ekseninde geliştikleri büyük güçlerin ulusal çıkarlarını yükseltmeyi ve ülke yöneticilerine ulusal çıkara en ziyade katkı sağlayacak alanların denetlenmesi gereğini telkin etmeyi bilimin saygınlığına tercih etmişlerdir.19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında gelişen modern rafineri teknolojisiyle petrol, sanayiden ulaşıma her alanda kömürün yerini alarak modern bir enerji olarak ortaya çıktı. Artan sanayi tüketiminin yanı sıra gerginleşen İngiliz-Alman donanma rekabetiyle donanmalarda petrolün yakıt olarak kullanılmaya başlanması askeri strateji açısından da petrolü vazgeçilmez kılmış ve bu devletlerin dikkatleri Ortadoğu bölgesine yoğunlaşmıştır. Her ne kadar Mezopotamya Avrupalı güçlerin çok boyutlu çekişmesine sahne olsa da bu dönemde hala Osmanlı toprağıydı ve hiçbir devletin bölgeyi işgal etmeyi göze alamaması bölge kaynakları üzerindeki denetimin barışçıl yollardan (imtiyaz anlaşmaları) olmasını zorunlu kılıyordu.Gülbenkyan petrolle uğraşan Ermeni bir ailenin ikinci kuşağıydı. Babası Sarkis, servetini Rus gazyağı ithalatı sayesinde edinmiş, bu sayede Padişahın gözüne girmiş ve Trabzon şehrine vali olarak atanmıştı. Petrolün uluslararası çekişmelerde önemli bir aktör olmaya başladığı 19. yüzyılın sonlarında King?s Collega?dan üstün başarı derecesiyle inşaat mühendisi olarak mezun olan ve bitirme tezini yükselmekte olan petrol endüstrisi üzerine yazan Gülbenkyan henüz 22 yaşında petrol uzmanı olarak büyük bir üne kavuştu. Onun bu ünü Saray?ın dikkatinden kaçmadı ve II. Abdülhamit Gülbenkyan?dan Mezopotamya petrol kaynakları üzerine bir rapor kaleme almasını istedi. Bu rapor onun atmış yıllık Mezopotamya macerasının başlangıcı sayılır. C. S. Gülbenkyan, batılı devletlerin Mezopotamya petrolleri üzerindeki rekabetlerini doğru şekilde kavradı ve çatışan taraflar arasında arabuluculuk yaparak bölge kaynaklarının paylaşılmasında aktif rol oynadı. Batılı sermaye çevreleri ve Osmanlı bürokrasisi ile kurduğu yakın ilişki sayesinde bu arabuluculuktan önemli oranda kârlar da elde etti. Onun bölge kaynakları üzerindeki bu mücadelesinde para kazanma arzusu kadar Ermeni toplumunun bu dönemde maruz kaldığı sıkıntılardan Osmanlı yönetimini ve Türkleri sorumlu tutması da etkili oldu. Mezopotamya petrolleri, 1948 yılına kadar küresel güçler arasında, Gülbenkyan?ın kuruluşunda önemli ölçüde katkıda bulunduğu statükoya göre paylaşıldı.
The fact of national benefit (Raison d?état) constitutes one of the most important base of nation states which are emerged from Westphalia (1648). This perception was described as a struggle to maximize national benefit of countries which have been fighting with each other through out history. Jeopolitic is one of the theoretical fact which represent this point of view in 19. and 20. century. In this sense, jeopolitic and jeopoliticians prefer to endorse great powers to supervise the most-contributive areas for their national benefits, instead of science reputabilitiy The end of 19th Century and in the early 20th Century, oil has become a modern energy by taking the place of coal in every aspect from industry to transportation. Besides the increase of oil consumption in industry, bringing the oil into play in navies with tensed competition between British- German navies, made the oil irreplaceable in terms of military strategy and these states started to focus more intensely on Middle East. Although Mesopotamia witnessed the multidimensional conflict of European forces, it was still the Ottoman territory and the fact that no state could take the risk of occupying the region necessitated that the control of the regional resources should be ensured through peaceful ways.Gulbenkian was the second generation of an Armenian family doing oil business. His father Sarkis made a fortune through Russian kerosene exportation, by so doing he won Sultan?s favor and was assigned as the governor of Trabzon city. Gülbenkyan graduating from King?s College in London with excellence award as civil engineer at the end of 19th Century when the oil started to become a key actor in international contention, wrote his thesis on the rising oil industry and he achieved fame as an oil expert when he was just 22. His fame did not escape the attention of the Palace and Abdülhamit II asked Gülbenkyan to write a report on Mesopotamia oil resources. This report considered as the beginning of his story of Mesopotamia.C. S. Gülbenkyan saw into the competition of western states on Mesopotamia oil and played an active role in the allocation of regional resources by mediating between the conflicting parties. He made a fortune from this mediation by help of his close bonds with both western investors and Ottoman bureaucracy. His desire to made a fortune on regional resources in the struggle as much as it are exposed the Armenian community during this period the Ottoman administration and the Turks in to hold responsible for the troubles was effective. Mesopotamia oil was allocated among global powers according to the status quo to which Gülbenkyan contributed considerably until 1948.