Hıristiyanlar yaklaşık üç yüz yıl boyunca Roma'nın geleneksel dinine mensup bir imparatorluğun boyunduruğu altında yaşadılar. Bu süre zarfında sayıları giderek artmasına ve birçok etkili insan Hıristiyan olmasına rağmen Hıristiyanlar birçok imparator tarafından tehlikeli ve geleneksel dini tehdit eden bir gurup olarak görülmüş, bu nedenle din değiştirmeye zorlanmış değiştirmeyenler de içinde ölümün de olduğu çeşitli cezalara çarptırılmışlardır. Her imparator döneminde bu politika uygulanmamışsa da genel itibariyle güçlü imparatorlar Hristiyanları baskı altına almıştır. "Büyük" lakabıyla meşhur olmuş I. Konstantin 306 yılında babasının ölümüyle kayser olmuştur. Konstantin'in kayser olduğu bu dönemde 303 yılında Diocletian tarafından başlatılan "Büyük İşkence" dönemi hala devam etmektedir. Konstantin'in tahta geçtikten sonraki ilk icraatı kendi bölgesinde Hristiyanlar aleyhine yürütülen bu politikalara bir son vermek olmuştur ve bu tarihten sonra Hıristiyanların kaderini etkileyecek bu din lehine faaliyetleri Hıristiyanlık tarihi için bir milat kabul edilmiştir. Zira daha düne kadar imparatorluğun toptan savaş açtığı bir gurubun dini olan Hıristiyanlık Konstantin'in etkisiyle bu yüzyılın sonunda Theodosius döneminde devletin resmi dini olarak kabul edilmiştir. Bu araştırmamızda bu değişimi farklı yönleriyle ele alıp bunun yansımalarına değinmeye çalıştık. Konstantin'in önceki imparatorlardan farklı olarak Hıristiyanları tolere etmesi onun Hıristiyan olup olmadığı sorusunu akla getirmiştir. Bununla alakalı olarak temel iki görüş ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki Konstantin'in sadece siyasi çıkarlar amacıyla Hristiyanları desteklediği, kişisel olarak bu dini benimsemediği yönündedir. İkincisi ise Konstantin'in şahsi olarak Hıristiyanlığa mensup olduğu, Hıristiyanlık lehine politikaları da bu nedenle yaptığı düşüncesindedir. Bu araştırmamızda genel kanaatin ikinci görüşe daha yakın olduğu ortaya kondu. Zira Konstantin'in uyguladığı politikaların tamamı bütüncül bir şekilde incelendiğinde içinde siyasi bazı amaçlar da olmakla birlikte genel itibariyle onun bir Hıristiyan gibi hareket ettiği söylenebilir. Araştırmada bu konu aydınlatılmaya çalışıldı.
Christians lived nearly three hundred years in the Roman Empire which had its traditional religion. During this period, the number of those embraced Christianity increased and many influential persons embraced it. Nevertheless, Christians were considered by many emperors as dangerous and threating to the traditional religion. Hence, emperors forced Christians to return to traditional Roman religion and sentenced those did not accept this order to some kind of penalties, including death. This policy was not been applied during all of the emperors, but powerful emperors supressed the Christians as a kind of usual. Constantine who was well-known as "The Great", ascended to the throne after his father's death in 306. In his period too, "The Great Persecution" which was started by Diocletian in 303 was still in power. When Constantine was the emperor, first of all he put an end to the policies againist Christians. Constantine's activities in favor of Christianty after this date was considered a milestone. Because, while till that time the empire fought against the Christians, Christianity was recognized as the official religion of the state in the era of Theodosius at the end of that century. In this study we tried to put light on different aspects of this change. Unlike his previous emperors, Constantine The Great tolerated Christians which brought into mind as he was a Christian. Many hypotheses were put forwarded in relation to this problem and there emerged two main opinions. The first one claims that Constantine supported the Christians only for his political purpose but did not converse to Christianity. According to the second one, Constantine conversed to Christianity and supported the Christians for his religious consciousness. We presented the opinions of experts in relation to the topic while general opinion is closer to the second opinion. Because, when we approach to his policies in total, it can be said that Constantine acted as a sincere Christian, disregarding his some works with political purposes. In this study, we attempted to clarify this issue.