Bu tez ABD hegemonyasının inşasında ABD ordusunun etkisi ve katkısı konusunu ele almaktadır. Tezin temel varsayımı hegemonya ve askeri güç kavramlarının birbiriyle ilişkili olduğu ancak ideolojik, ekonomik ve kültürel bağlamın da hegemonya inşasını açıklamada önemli bir yer tuttuğudur. Bu çerçevede ABD ordusu örneğinde ABD hegemonyasının inşa süreci tartışılmaktadır. Tezde ele alınan hegemonya kavramı, Antonio Gramsci tarafından tanımlanan ve Robert Cox tarafından Uluslararası İlişkiler disiplinine uyarlanan şekliyle kabul edilmiştir. Gramscian yaklaşım, hegemonyayı inşa eden gücün askeri ve ekonomik büyüklüğünün yanında meşruiyet sağlamak için ortak kabuller ve fikirsel bir oydaşmaya dayanan rızaya dayalı tahakkümü önermektedir. Gramsci'nin hegemonya, tarihsel blok ve sivil toplum gibi kavramlarından yola çıkan Robert W. Cox'un görüşlerinin temelini oluşturduğu Neo-Gramscici yaklaşım modeli hegemonya inşasının çözümlemesinde önemli bir analitik araç olarak ortaya çıkmaktadır. Soğuk Savaş sonrası bütün enerjisini hegemonyasını sürdürme üzerine kuran ABD, bu bağlamda SSCB'nin yıkılmasından sonra ortaya çıkan ideolojik zemini askeri yayılımının meşruiyetini sağlamak için kullanmaya çalışmaktadır. Bu uğraş neticesinde bütçesinin önemli bir kısmını askeri harcamalara ayıran ABD, hegemonya inşasında optimal sınırlarını zorlamaktadır. Bu bağlamda, Soğuk Savaş sonrası ABD ordusu incelenecek, ABD ordusunun yapısı ve dünya üzerindeki yayılımının, ABD'nin kurmaya çalıştığı hegemonik düzende önemli bir işlevi olduğu ancak aşırı askeri maliyetlerinden dolayı hegemonyanın optimal sınırlarına geldiği tartışılacaktır. Çalışmanın sınırları ve kapsamı açısından ABD ordusunun konvansiyonel güçlerine yer verilmiş, nükleer ve uzay silahlanması gibi konular kapsam dışı bırakılmıştır. Tezin birinci bölümünde hegemonya kavramı irdelenmiş ve Neo-Gramscici teorinin neden seçildiği açıklanmış, ayrıca konunun etraflıca anlaşılmasına katkıda bulunmak için stratejik açıdan hegemonya kavramı incelenmiştir. İkinci bölümde ise Soğuk Savaş sonrası ABD Ordusu incelenmiştir. Üçüncü bölümde Neo-Gramscici yaklaşım açısından ABD Askeri politik stratejisi ve ABD Ordusu teorik bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
This thesis discusses the effect and contribution of the US army to the establishment of the US hegemony. The main hypothesis of this thesis is that hegemony and military power notions are related to each other while ideologic, economic and cultural contexts also take an important place in explaining it. The building of the US hegemony is studied in the example of the US army within this framework. The 'hegemony' notion handled in this thesis is regarded as the way described by Antonio Gramsci and adapted into international relations by Robert Cox. Contrary to the traditional approaches of international relations, neo-Gramscian approach focuses on state-civil society relationship and historical blocs at a global level. In addition to military power and economic size building the hegemony, neo-Gramscian approach suggests consent-based domination that is based on ideological consensus and shared approval. The neo-Gramscian approach that Robert W. Cox provided a basis starting from the point view of Gramsci's notions like historical block and civil society, emerges as a significant analytical tool to analyze establishing a hegemony. In this context, the US that spends all its energy to maintain its hegemony in the post-cold war era, is trying to use the ideological grounds emerged after the collapse of the Soviet Union to legitimize its military expansion. In this regard, the US army in the post-Cold War era will be scrutinized and, the structure of the US army and its expansion's having a key function in establishing hegemony the US trying to realize have been discussed although the hegemony has reached its optimal limits because of the excessive military costs. Regarding the scope and limits of the study, the conventional force of the US army has been included to the research though nuclear proliferation and space weapons are not. In the first part of the thesis, the hegemony notion is examined and the reason why the neo-Gramscian approach was chosen has been explained. Also the notion strategy and the military strategy of the US in the post cold war era has been examined by using neo-Gramscian approach as base. In the second part, The Structure of the US Army has been examined. Later in the third part, last part of the thesis, the political-military strategy of the US and the US army is assessed are assessed from a neo-Gramscian point of view.