Kadın, tarih boyu toplumlar tarafından birbirinden oldukça farklı bir anlayışla muhatap olmuş, kiminde tabiatla eşdeğer görülmesi dolayısıyla düzen koyuculuğuyla övgüye mazhar olurken kimi toplumlarda ise insan grubuna aidiyeti tartışılmıştır. Toplumsal düzene ayak uydurmakta büyük güçlük çeken Hesse'nin kadına bakışı ise kadının toplumsal normlar ölçüsünde değerlendirilmesinden oldukça uzaktır. Hesse kadını daha ziyade evrensel varlığı ile ele almış ve onu varlık birliği hedefine giden yolda en önemli anahtar olarak görmüştür. Çok genel bir ifade ile özetlenecek olursa Hermann Hesse'de karşı cinse olan ilgi insanın özünde olan bir olgudur ve bundan kaçış genelde pek mümkün değildir. Nitekim romanlarındaki kahramanlar genelde başta bunu bir suç unsuru olarak görürler ve bu güdülerinden kaçmak için türlü yollara başvururlar ama en sonunda yenik düşüp en çok uzak durmaya çalıştıkları, kendilerini korumaya çalıştıkları durumlara herkesten daha çok teslim olurlar. Bu onların kendilerini aşma yolundaki en büyük adımlarıdır. Kendini gerçekleştirme yolunda gördükleri en büyük engel, aslında onlar için asıl ilerlenecek yoldur. Hermann Hesse'ye göre toplum tarafından bir engel ve günah sebebi olarak görülen kadın, aslında erkek için ona hayatı ve kendini öğreten en önemli araçtır. Bu bağlamda kadın, Hesse'de önem kazanır, nitekim eserlerinde toplum tarafından en bayağı olarak görülen fahişeler kimi zaman yüceltilmiştir. Bu çalışmada Hermann Hesse'nin romanlarındaki ( Siddharta, Narziss ve Goldmund, Bozkır Kurdu, Boncuk Oyunu, Peter Camenzind, Çarklar Arasında, Gertrud, Rosshalde, Demian, Knulp, Kaplıcada bir Konuk ) kadın karakterlerin başkahraman gözüyle algılanış biçimleri, başkahraman üzerindeki etkileri, onun kişisel gelişimine yaptığı katkıları ve dolayısıyla yazarın kadınlar üzerindeki genel düşünceleri incelenmiştir.
Throughout history woman had always been met different charges by societies. In some societies, as being accepted as equivalent to nature she was the recipient of glory, while in other societies she was discussed whether she belonged to humankind or not. Hesse, who had difficulties to adapt himself to social orders, had different point of view to woman from society's standards. Hesse took woman in hand with her universal existence and saw her as the most important key to achieve to unity of existence. To sum up in general, for Hermann Hesse the interest to other sex is a natural phenomenon and it is generally impossible to avoid this reality. As a matter of fact, the heroes of his novels see this interest as an element of crime in the first and they apply to so many ways in order to avoid their instinct but in the end they are defeated and they find themselves capitulated more than anyone else to situations which they wished to be far and from which they struggled to protect themselves. In fact the barrier which they see as the biggest one is the only way to achieve to self realisation. For Hesse, woman who is thought to be a barrier and means of sin by the society, is an important agent who trains man the life and himself. In this context woman gains importance in Hesse, as a matter of fact in his novels prostitutes are glorified who are accepted as the most banal in society. In this research the form of how the protagonists perceived woman, the effects of woman on protagonists, her contributions on protagonists' personal development thus Hermann Hesse's vision of woman are observed in Hermann Hesse's novels( Siddhartha, Narziss and Goldmund, Desert Wolf, Bead Play, Peter Camenzid, Gertrud Rosshalde, Demian, A Visitor In Hot Spring).