Baskın ya da diğer bir değişle egemen ideoloji ile çeviri arasındaki ilişki özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çeviribilim çalışmalarının konusu olmaya başlamıştır. Çalışmaların konusunu oluşturan çevirmenin ideolojisi, yerini zamanla toplumu temsil eden politik gücün benimsediği ve dönemin hâkim ''doğruluk'' anlayışına göre şekillenen genel ideolojilere bırakmıştır. Politik eylemler, ülke çıkarları doğrultusunda ''güç'' ve ''kontrol'' olgularının etkin bir biçimde kullanılması amacı taşımakta; bu eylemlerin temelinde ideolojiler yatmaktadır. Metnin ideolojik işlevinin çeviri yoluyla ortaya çıkarılması ve yayılmasında, salt içinde bulunduğu sosyokültürel ve ekonomik ortamın gerektirdiği ölçüde öz kimliğini kazanan çevirmenin almış olduğu kararlar değil; aynı zamanda çevirmene sınırlar çizen görev veren kararları da belirleyici bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Birer görev veren olarak nitelendirebileceğimiz toplumsal yargılar, kamu kurumları ve/veya politikacılar tarafından, belirli ideolojiler çerçevesinde, hangi metnin nasıl çevrileceği konusunda çevirmenlere sınırlı yetkiler verilebilmekte; başlangıçta kendi süreç normlarına göre belirlenen çeviri stratejileri kısmen ya da tamamen değişebilmektedir. Bu doğrultuda, çalışmamda, farklı yıllara ait ve farklı içeriklere sahip, Türkçe - İngilizce - Almanca dillerinde çevrilen T.C. AB ve Dışişleri Bakanlığı'na ait politik metinlerinin arka planında yatan ideolojik unsurlar irdelenmiş, incelenen örnekler güncel çeviribilimsel araştırmalarla temellendirilmiştir. Ayrıca, ideolojik içeriğin daha yoğun olduğu politik metinlerin çevirisinde, çeviri ürününün esas belirleyeni olan çevirmen kararlarının görev verenin otoritesi gölgesinde erek metne nasıl yansıtıldığı görev veren, çevirmen ve erek kitlenin değer yargıları göz önünde bulundurularak ele alınmıştır. Çalışmanın sonuç kısmında, özellikle politik metinlere uygulanan çeviri politikalarının çeviribilime getirdiği yeni bakış açısına dikkat çekilmiş; bir politik metin ayrımına gidilip gidilemeyeceği sorusuna cevap aranmıştır.
The relation between dominant ideology and translation has begun to be a subject of the researches of translation studies as of the second half of 20th century. Translator's ideology constituting the topic of the related researches gives place to general ideologies adopted by political power representing the society and formed according to the common ''truth'' perception of its period in time. Political actions have the aim of the efficient use of the facts ''power'' and ''control'' in accordance with national interests and the foundation of these facts consists of ideologies. Not only the decisions of the translator arisen pursuant to socio-cultural and economic conditions but also the decisions of the assignor drawing lines to the translator have been a determining factor for the propagation and appearance of the ideological function of a text. As another assignor; social judgments, state institutions and/or politicians can give restricted authorization to the translator in respect to specific ideologies about which text should be translated and how it will be done and this can partially or completely change the translation strategies normally determined within its own process norms. In this direction, the ideological factors lying behind political texts translated into Turkish - English - German by Ministry of EU and Foreign Affairs of Republic of Turkey have been examined and examined texts have been grounded by currant researches of translation studies. In addition, how translator's decisions that are one of the main determinants of translation product in political texts including more ideological content could be reflected to target texts has been discussed in terms of value judgments of translator and target audience under the authority of assignor. In conclusion, the new point of view developed through translation politics mostly applied to political texts has been determined and whether the difference of ''a political text'' can be talked about has been questioned.