İşaret dili, işitme engellilerin kullandığı bir iletişim aracıdır. Bu dil, çoğu zaman zannedildiği gibi uluslararası bir dil değildir. İşaret dili de tıpkı konuşulan dil gibi belli bir bölgeye ait özellikler gösterir, hatta bunun da ötesinde, yine konuşulan dillerde olduğu gibi işaret dilinde de lehçeler mevcuttur. Uluslararası işaret dili meselesi çok tartışmalı bir meseledir. Bazıları işitme engellilerin tek bir uluslararası işaret dili kullanması gerektiği düşüncesindedir. Uluslararası bir işaret dili vardır fakat bu dilin kullanımı epey sınırlıdır. Ayrıca böyle bir dilin kullanımının gerekliliği nedir, sorusu sorulabilir. Ayrıca aynı düşünceni konuşulan diller için de geçerli olması gerektiği düşünülebilir. Uluslararası İşaret Dili düşüncesinde dil ile kültür arasındaki bağ göz ardı edilmektedir. Çalışmamızda buna değinecek ve bu duruma işitme engelliler açısından da bakacağız. Bu çalışmanın amacı, işaret dillerinin konuşulan dillerden farklı olması gibi bariz bir gerçeğin ötesinde, kendi aralarında da farklılıklar arz ettiklerini göstermek, böylelikle uluslararası işaret dili kabulünün anlamsızlığını göstermektir. Bu farkların sebebi ait oldukları, içinde yer aldıkları kültüre has niteliklerdir, denebilir. Söz konusu farkları göstermek için Türk ve Alman işaret dillerinden yararlanacağız. Türk İşaret Dili Türkiye'de aktif olarak kullanılmaktadır. Ancak Türk İşaret Dili kullanıcıların yönelebileceği belirli bir Türk İşaret Dili dilbilgisi bulunmamaktadır. Bundan ötürü işitme engellilerin iletişiminde bir takım sorunlar meydana gelebilmektedir. Çalışmamın ikinci bir amacı da Türk İşaret Dili'nin dilbilimi terminolojisi açısından eksiklerini tespit etmek ve yeni tanım önerilerinde bulunmak olacaktır. Çalışmanın başlangıcında işaret dilini oluşturan unsurlar ele alınmaktadır. İşaret dilinin en belirgin özelliği görsel bir iletişim aracı olmasıdır. İşaret dilleri konuşulan diller gibi iletişimi ağız kanalıyla sağlamamaktadır. İşaret dilindeki iletişim araçları jestler, eller ve baştır. Çalışmamızda Türk İşaret Dili'nin yönelebileceği bir dilbilimi bulunmadığından yapacağımız tanım önerileri için Alman İşaret Dili temel alınmaktadır. Eksiklerin tespitinde Türkçeden belirlediğimiz on tane deyim Alman İşaret Dili'ne tercüme edilmiştir. Tercüme esnasında Skopos teorisi göz önüne alınmıştır ve tercüme böylelikle yapılmıştır. Çünkü Türkçedeki deyimlerin tercümesinde dikkat edilmesi gereken husus iletilmek istenen mesajdır. Burada öncelik mesajın dili değil, içeriğidir. Çalışmamızın son kısmında Türk İşaret Dili için fayda sağlayacağını düşündüğümüz yeni terim önerileri bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: İşaret dili, Türk İşaret Dili, Alman İşaret Dili, Skopos teorisi
Sign language is a communication tool used by the hearing impaired. This language isn't an international language, as is often thought. Sign language also shows the characteristics of a particular area, like spoken languages. In sign languages, there are dialects as well as in the spoken languages. The assumption of an international sign language is a very controversial issue. Hearing impaired, according to some thought should use one international sign language. There is an international sign language, but the use of that language is pretty limited. Also what is the necessity of using such a language? The same thought must be carried out for spoken language then. The idea of an international sign language ignores the ties between culture and language. In our study, we will look at this and will address this situation in terms of the hearing impaired. The aim of this study is to show that there are differences between the sign languages. The cause of these differences may be cultural reasons. I benefit from the Turkish and German sign language to show the differences in question. The Turkish Sign Language is actively used in Turkey. However, this language doesn't contain any grammar as a particular orientation for the user of this language. Thus a lot of communication problems can occur between hearing impaired people. A second aim of my study is to identify Turkish Sign Language's shortcomings in terms of linguistics terminology and to propose new definitions. Elements forming the sign language are discussed at the start of the study. The most prominent feature of the sign language is a visual communication tool. Languages spoken by the mouth does not make such communication channels. In sign language gestures, hands and head are means of communication. In our work, German Sign Language is taken as the basis for the definition proposals, because there is no linguistics, where the Turkish Sign Language can be based. To identify the shortcomings, we have chosen ten different idioms and translated them into German Sign Language. Skopos theory is taken into consideration during translation. While the Turkish idioms are translated, the message has to be considered that would be taught. Attention must be paid mainly to the content of the message, not to the language of the message. In the last part of our study, there are suggestions of new terms. We hope that these suggestions would be useful for the further studies in this field. Keywords: Sign language, Turkish Sign Language, German Sign Language, Skopos theory