Estetiği yaşam biçimi olarak kabul eden Osmanlı kültürü bu karakteristik özelliğini, birçok sanat dalını bir arada kullanarak mezar şahidelerine de çok güzel yansıtmış ve bu topluma ayrıcalıklı bir kültür mirası olarak bırakmıştır. Öyle ki Osmanlıda mezarlıklar hiçbir zaman taş yığınlarından ibaret olmamış, bu dünyanın bittiğini gösteren bir nevi geçiş kapısı gibi işlenmiştir. Mezarlıklarda bulunan servi ağaçları, mesire alanlarını anımsatırken şahidelerdeki yazıların güzelliği, manevi ahengi ve taş işçilikleri açık hava müzesinden esintiler sunmuştur. Bu ahenkle, hem insanların ruhları rahatlatılmış hem de ölümün varlığını kabullenerek yaşamaları sağlanmıştır. Bugün mermer yığınlarından ibaret olan mezarlıklarda sayıları giderek azalan bu şahideler incelendiğinde, ortaya birçok sanat eseri çıkmaktadır. Çokça bulunan bu mezarlıklardan sadece bir tanesi olan Sahrayıcedit Mezarlığı da bu sanat eserlerinden onlarcasına ev sahipliği yapmaktadır. Mevcut olan bu çalışma çoğu sanat eseri düzeyinde olan kaybolmaya yüz tutmuş bu şahidelerin özellikle hat sanatı açısından incelenmesi ve kayıt altına alınarak bir nebze olsun korunabilmesi adına ortaya çıkarılmış bir çalışmadır. 1845 ile 2015 tarihleri arasına yayılan 237 mezar şahidesi bireysel olarak incelenmesinin yanı sıra toplu olarak da ele alınmıştır. Bu süreçte başlık sembolleri, süslemeler, metin ifadeleri ve en önemlisi hat sanatının tarihsel gelişimi gözlemlenebilmiştir.
Ottoman culture, which accepted the aesthetics as a way of life, was reflected in this characteristic functionality design branch very nicely according to its guided masters and it had left as a privileged cultural heritage. Such that the cemeteries in the Ottoman Empire were never mentioned as Cairns, they were built as a kind of door which shows the life in the world is finished. While white cypress pines in the cemeteries remind beautiful gardens, the beauty of the writings and the harmony of the stone works have a feel of an open-air museum. With this harmony, people both relieved here and they were allowed to live by accepting the existence of death. Today, when one works on the stone tombs which decrease in number in the masses of marble in the graveyard, artifacts are revealed. Sahrayıcedit Cemetery, which is only one of these cemeteries, is home to dozens of these artworks. In this study a work that has been taken to ensure that the artifact level is focused on the clear lines of the artifacts that have moved away from the artifact, and to be preserved for some time if planned before planned. In the years between 1845 and 2015, 237 tombs were examined one by one and also collectively. In this process, symbols of the gravesides, embellishments, texts and most importantly the historical development process of calligraphy.