Tüm inançlarda ve kültürlerde önemli bir yere sahip olan su, yaşam için vazgeçilmez bir kaynak olmuştur. Kullanılmak üzere kaynağından alınan suyun; taşınması depolanması ve hizmete sunulması çeşitli su yapılarını ortaya çıkartmıştır. Osmanlı Döneminde kaynağından alınan sular, havuzlarda toplanarak; sebil, çeşme ve şadırvan gibi mimari yapılar ile halkın kullanımına sunulmuştur. Osmanlı mimarisine özgü ve mimari sanatında önemli bir yere sahip olan sebiller, yapıldıkları dönemin üsluplarını yansıtan, şehir meydanlarını süsleyen, külliye yapılarının avlularını tamamlayan ve cephelerini hareketlendiren ayrıca insanların su ihtiyacını karşılayan zarif ve sanatsal hayır yapıları olmuştur. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılın ilk yarısından itibaren yönünü Batıdaki ekonomik, bilimsel ve teknolojik gelişmelere çevirmesi, kültürel ve sosyal değişikliği de kaçınılmaz kılmıştır. XVIII. yüzyıldan itibaren, bütün sanat dallarında olduğu gibi Osmanlı mimarisi de nasibini almış; planda, cephe tasarımında ve süsleme kompozisyonlarında geleneksel ve batılı öğelerin bir arada sentezlenerek kullanıldığı bir dönem olmuştur. Klasik üslupta çok sade olan sebil mimarisi, XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde, yuvarlaklaşmaya başlayan plan ve yoğun bezeme anlayışı ile değişmeye başlamış, yüzyılın ortasına doğru ise sebil kurgusuna yeni bir mimari nizam ve estetik anlayış gelmiştir. Bu süreçte değişim, ilk etapta rokoko esaslı motiflerde kendini gösterirken ilerleyen süreçlerde kompozisyon bütününü etkileyen barok üslupta hareketli ve üçboyutlu cephe düzenlemeleri uygulanmaya başlamıştır. Osmanlı mimari süsleme motiflerinde, Rokoko ve Barok etkili; natüralist vazolar, çiçekler, meyve ağaçları, akant/ kenger yaprağı, istiridye kabuğu, oval kartuş ve madalyonlar, volüt, inci ve yumurta dizisi, diş frizi, S-C kıvrımlı panolar, rokay ve arabesk gibi motifler ile süslenmiştir. Bu çalışmada; 1707-1795 tarihleri arasında İstanbul'da inşa edilmiş ve günümüzde ayakta olan 21 adet sebilin plan, cephe ve süsleme kompozisyonları ayrıntılı incelenip, üslup açısından dönemsel karşılaştırmaları yapılarak farklılıkları irdelenecektir.
Water, which has an important place in all beliefs and cultures, has been an indispensable source for life.Transportation, storage and service delivery of water taken from the spring to be used has revealed various water structures.Collected in pools during the Ottoman Period, the water taken from the spring has been made available to the public with architectural structures such as public fountain, fountain and water tank. Public fountains, which were indigenous to Ottoman architecture and had an important place in the architectural art, became elegant and artistic structures that reflected the styles of the period in which they were built, adorned the city squares, completed the courtyards of the complex buildings, mobilised their facades and also met the people's water needs. Since the first half of 18th century, deflecting direction into the economic, scientific and technological developments in the West has made cultural and also social change inevitable.In the 18th century, Ottoman architecture also had its share as in all art branches; it was a period when traditional and western elements were synthesized together in the background, facade design and ornament compositions.In the first quarter of the 18th century architecture of public fountain, which is very simple design in classic style, started to change with the plan that started to be rounded and intense decoration concept and towards the middle of the century, a new architectural order and aesthetic understanding came to mind. In this process,while the change showed itself firstly in the rococo-based motifs, in the advancing processes, moving and three-dimensional facade arrangements were started to be applied in the baroque style that affected the whole composition. In Ottoman architectural decoration motifs; in Rococo and Baroque style, naturalist vases were decorated with motifs such as flowers, fruit trees, acanth leaves, oyster shell, oval cartridges and medallions, volute, pearl and egg series, tooth frieze, S-C curved panels, rokay and arabesque. In this study; The plan, facade and ornament compositions of twenty-one public fountains built in İstanbul between the years 1707 and 1795 will be examined in detail and their differences will be scrutinized by making periodic comparisons in terms of style.