Modern kentlerde yaşayan insanların zamanlarının önemli bir kısmını geçirdikleri kamusal alanlar insanların hayatlarında önemli bir yere sahiptir, kent yaşamında insanların evlerinden işlerine gidip geldikleri tekrara dayalı sistematik bir yaşam döngüsü vardır, metropollerde hayatta kalabilmek için çoğu insan bu döngünün bir parçası olmak zorunda kalır, bu yaşam döngüsünün içinde bireyler ulaşımlarını sağlamak için çeşitli araçlar kullanmaktadır, bu araçlar çoğunlukla toplu halde kullanılan ortak araçlar veya alanlardır, bu ortak araçlar veya alanlar insanın zamanının büyük bölümünü geçirdiği alanlar olabilmektedir, bireyler bu alanlarla çoğu zaman aidiyet kuramadıkları gibi o alandaki diğer insanlarla da aidiyet kuramazlar, bu durum araştırmacılar ve sanatçılar tarafından farklı yönleriyle ele alınmıştır, bu alanları en iyi tanımlayanlardan biri de antropolog Marc Augé'dir. Augé bu geçiş alanları için "yok-yerler" terimini kullanmıştır. Augé, süper-modernite çağına özgü alan tipolojileri incelerken; metro, havalimanı, yürüyen merdivenler, otobanlar, süpermarketler, büyük alışveriş merkezleri ve bunun gibi birçok alanın yok-yerler olarak tanımlanabileceğini öne sürmüştür. Metropol yaşamının ve çağın bir gerçeği olan bu alanlar güncel sanatın önemli bir konusu haline gelmiştir. Bu çalışmada bireylerin mekân ile kurduğu ilişki bağlamında kamusal alan ve mekân tanımlamalarının ardından günümüz sanatçıları tarafından ele alınış biçimleri incelenmiştir, ardından kişisel uygulama çalışmalarıyla konu desteklenmiştir.
Public spaces in which people living in modern cities spend a significant part of their time have an important place in people's lives, in urban life there is a systematic life cycle based on repetition, where people go from home to work, in order to survive in metropolises, most people have to be part of this cycle in which individuals use various means to ensure their transport, which are often common vehicles or areas commonly used collectively, which may be areas where a person spends most of his time, as individuals do not establish belonging to these areas, nor can they establish belonging with other people in that area; the situation was handled by researchers and artists in different aspects, and one of the best defining of these areas was the French anthropologist Marc Augé. Augé used the term "no-places" for these transition areas. Augé examines field typologies specific to the era of super-modernity; he claimed that many areas such as metro, airport, escalators, highways, supermarkets, big shopping malls and so on can be defined as none-places. These areas, which are a fact of metropolitan life and age, have become an important subject of contemporary art. In this study, after the definitions of public space and space in terms of the relationship established by individuals with space, the ways in which they are handled by contemporary artists are examined, and then the subject is supported with personal practice studies.