Laiklik ve sekülarizm kavramları zaman zaman birbirleri yerine kullanılan ifadeler olmakla birlikte sekülarizm; eğitim, hukuk ve siyaset alanı ile bireylerin günlük yaşantısında dini etkilerin azalacağını ileri süren bir teori olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda sekülerleşme iki ana kolda ayrışarak sosyal sekülerleşme ve kurumsal sekülerleşmeyi oluşturmaktadır. Öncelikli olarak sosyal sekülerleşme, bireylerin sosyal yaşamlarının dini değerler ile şekillenmemesini ifade ederken; kurumsal sekülerleşme, devlet kurumunun meşruiyetinin ve işleyişinin dini değerlere ve normlara dayanmaması şeklinde gelişmektedir. Böylelikle kurumsal sekülerleşme modernleşmenin ve demokratikleşmenin kilit unsuru olarak kabul edilmektedir. Laiklik ise sekülarizmin kurumsal modellerinden birini oluşturmaktadır. Fransa'dan mülhem model, din kurumunu ve devleti ayırmaktan ziyade, dinin devletin kontrolü altına girmesi ve kamusal alandan dini sembol ve pratiklerin ekarte edilmesi şeklinde gelişmiştir. Bu çalışma, benzer cumhuriyetçi değerler üzerine inşa edilen iki ulus-devlet olan Fransa'daki ve Türkiye'deki, kurumsal sekülarizm modellerinden biri olan laikliğin gelişimini, benzerliklerini ve farklılıklarını incelemektedir. Çalışmada kontrolcü eğilimin, otoriter yöntemlerin, anayasal sınırlandırmaların ve homojen toplum oluşturma takıntısının, modelin ana özelliklerini oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda her iki ülkenin devrimsel siyasi dönüşümünün ve cumhuriyetçi değerlerinin laiklik anlayışı üzerinde ortak değerler oluşturduğu izlenmiştir. Diğer yandan, iki ülkenin ayrışan sosyolojik yapılarının, İslam ve Hıristiyanlık dinlerinin ve demokratikleşme süreçlerinin ülkeler tarafından benimsenen laiklik modeli üzerinde farklılıklar geliştirdiği gözlemlenmiştir. Sonuç olarak, inanç ve ibadet özgürlükleri ile demokratikleşme kapsamında laiklik kavramı yeniden sorgulanmıştır. Türkiye'de kontrolcü eğilim sürerken dinin kamusal alanda görünürlüğünün reddedilmesi 2000'li yıllarla birlikte, demokratikleşme çabaları aracılığıyla iyileştirilmiş ve dinin kamusal alanda varlığını kabul eder yönde gelişmiştir. 1905 yılından itibaren laiklik modelinde kurumsal ayrılığı gerçekleştiren Fransa ise, artan Müslüman nüfusunu tehdit olarak görmüş ve model İslam dinine karşı kontrolcü ve kamusal talepleri göz ardı ederek gelişmiştir.
Laicism and secularism are often interchangeably used concepts; in addition to this, secularism, is a theory that suggests a decrease in the religious influence, will decrease over education, law and politics and also the daily life of individuals. In this context, secularization is divided into two main branches; social secularization and institutional secularization. While social secularization primarily means that the social life of individuals is not shaped by religious values; institutional secularization means that evolving as the legitimacy and functioning of the state is not based on religious values and norms. Thus, institutional secularization has been accepted as the key element of modernization and democratization. Laicism is one of the institutional models of secularism. Laicism as a French model, rather than separating religion and state, progresses by deprivation of religious symbols and practices from the public sphere and a state control over religion. This study examines the developments, similarities and differences of laicism as one of the models of institutional secularism, in two different nation-states that were built on similar republican values; Turkey and France. In the study, it has been determined that controlling tendency, authoritarian methods, constitutional limitations and the obsession of creating homogeneous society constitute the main features of the model. In this context, it was observed that the revolutionary political transformation of both countries and the republican values constitute common values on the understanding of laicism. In addition, it was observed that sociological structures, Islam and Christianity and democratization developed differences on the applied laicism model. As a result, the concept of laicism has been re-questioned in terms of the freedom of belief and worship and democratization. Controlling tendency has continued in Turkey. However, rejection of the visibility of religion in the public sphere was improved in the 2000s through democratization efforts. And, laicism has evolved to accept the existence of religion in the public sphere. Since 1905, France, which carried out institutional separation in the laicism model, saw the growing Muslim population as a threat and model has been developed by ignoring public demands against Islam in a controlling way.