Yüzyıllardır süregelen ve özellikle de içerisinde bulunduğumuz yüzyıl içerisinde yoğun bir şekilde görülmekte olan göç hareketi birçok ülkeyi etkilediği gibi Türkiye'yi de etkilemiştir. Kimi zaman isteğe bağlı olarak, kimi zaman ise zorunlu bir şekilde gerçekleşen bu hareketler uyum problemi ve akabinde oluşabilecek diğer problemleri de beraberinde getirebilmektedir. Bu çalışmada, söz konusu uyum sürecini zorlaştıran en büyük problemin dil – iletişim problemi olduğu varsayımından yola çıkarak toplum çevirmenliği ele alınacaktır. Kişilerin göç ettikleri ülkede yaşayacakları iletişim sorunlarını çözebilecek olan toplum çevirmenlerinin, ülkemizin güncel durumu açısından değerlendirildiğinde önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Fakat toplum çevirmenliği yapan bu kişilerin herhangi bir eğitim almadıkları göz önünde bulundurulduğunda bazı geri dönüşü olmayan sorunların ortaya çıkabileceği görülmüştür. Buna göre incelenmesi gereken en önemli hususlardan biri mevcut uygulamalar, uygulamaların kimler tarafından yapıldığı ve ne tür sorunlar yaşandığıdır. Bu bağlamda Sakarya özelinde yapılacak olan çalışmada göç eden kişiler, kurumlar ve çevirmenlerle yapılacak anket ve mülakat gibi çalışmalarla, yaşanan iletişim problemi somutlaştırılacaktır. Bu şekilde üç perspektiften de yaşanan sorunlar ortaya konabilecektir. Anket sonuçları çeviri ve çeviribilim açısından yorumlanarak değerlendirilecektir. Edinilecek bilgiler toplum çevirmenliği ihtiyaç alanlarını ortaya koyacağı gibi, mevcut uygulamalara dair de bir üst bakış sunacaktır. Sahada oluşan bu ihtiyacın, eğitim almamış kişiler tarafından karşılanmasının doğal bir sonucu olarak sayılabilecek sorunların aşılabilmesi için bu kişilerin eğitime tabii tutulması, yüksek öğretim kurumlarının toplum çevirmeni eğitimi vermesi, çevirmenliğin meslekleşmesi sürecinde toplum çevirmenliğinin de dikkate alınması gibi uygulamalar irdelenerek bazı öneriler sunulacaktır.
The migration movements which continues for centuries and especially seen intensively in the century we are in, has affected Turkey as it affected many countries. These movements which take place sometimes optional and sometimes compulsory can bring along the problem of adaptation and other problems that may occur immediately after. In this study, community interpreting will be handled based on the assumption that language - communication is the main problem that makes the relevant adaptation process difficult. It is seen that the community interpreters who will be able to solve the communication problems they will experience in the country they migrate, have an important place in terms of the current situation of our country. However, it has been observed that some irreversible problems can arise when considering that these people have received any education. Accordingly, one of the most important issues that needs to be examined are current practices, who are doing these current practices and what kind of problems are experienced. In this context, the study which will be conducted specific to Sakarya, the communication problem will be concretized with the researches such as questionnaires and interviews to be made with the migrants, institutions and interpreters. By this way, the problems experienced in three perspectives can be revealed. The questionnaire results will be evaluated by interpreting in terms of translation and translation studies. The data to be acquired will reveal the areas of need for community interpreting as well as presenting an overview of current practices. In order to overcome the problems that can be considered as a natural result of the need's being met by the uneducated people, some suggestions will be offered by examining such practices as training of these people, providing higher education institutions with community interpreter education, taking into account the community interpreting in the process of professionalization of the translators.