Bu çalışmanın amacı, doğrudan yabancı yatırım, sera gazı ve ülkenin büyüme oranı gibi çeşitli makroekonomik göstergelerin bir fonksiyonu olan enerji talebinin dinamikleri üzerinde ampirik bir analiz yapmaktır. Her ne kadar birçok araştırma, bu konuyu çeşitli ekonometrik tekniklerin uygulanmasıyla irdelemiş olsa da. Bununla birlikte, zaman serilerindeki ilerleme ve eşbütünleşme analizi, doğrusal olmayanlığın etkilerini kontrol etmemizi sağlayacaktır. Bu nedenle, bu çalışma Shin, Yu ve Greenwood-Nimmo tarafından (2014: 281) yeni geliştirilen Doğrusal Olmayan Otoregresif Modelin (NARDL) uygulanmasıyla ekonomik değişkenlerde doğrusal olmayanlığın ortaya çıkmasının bu konuyla ilgili bir yenilik sağlayabileceğini sormuştur. 1980-2015 arasında bir dönem almayı ve doğrusal ve ilgili doğrusal olmayan bir Autoregressive Distributed Lag (ARDL) eşbütünleşme ve hata düzeltme metodolojileri uygulamayı önermekteyiz. Enerji talebinin açıklayıcı değişkenlerinin pozitif ve negatif kısmi toplam ayrışmaları ile doğrusal olmayanların gösterilmesidir. Değişkenlerin durağan seviyesini kontrol etmek için ADF ve PP birim kök testi uygulanmış ve karma düzen eşbütünleşme bulunmuştur. Optimal gecikmeyi kontrol etmek için gecikme uzunluğu kriterleri uygulanmıştır. NARDL testinin ampirik sonuçları, DYY'nin kısmi olumlu toplamının enerji talebi ile pozitif ilişki içerdiğini gösterirken, negatif kısmi toplamın enerji talebi ile ters ilişkisi olduğunu göstermektedir. Hem pozitif hem de negatif kısmi toplam tutarı GSYİH ve CO2 emisyonu, enerji talebi ile doğrudan ilişkilidir. Uzun süreli NARDL sonuçları, değişkenler arasındaki asimetrik eksiklikleri gösterirdir. Ayrıca, ARDL bağlı testi, değişkenler arasında uzun süreli eşbütünleşmenin çıktığını göstermiştir. Sonuçlar, DYY'nin hem kısa vadede hem de uzun vadede enerji talebi üzerinde olumsuz etkisi olduğunu göstermiştir. Ancak GSYİH ve CO2 emisyonunun kısa vadede ve uzun vadede enerji talebi ile pozitif ilişkisi vardır. Sonuçlar, Hükümet'in yabancı yatırımcıları çekmek, enerji yoğun projeleri taklit etmek, enerji ithalatı bağımlılığını azaltmak, yerli kaynakların kullanımını arttırmak ve iklim değişikliği ile başa çıkmak, yenilenebilir kullanımı artırmak için ülkedeki kanunun ve düzen koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini ileri sürdü. CO2 emisyonlarını çevreden azaltmak için enerji kaynaklarıdir.
The purpose of this research is to carry out an empirical analysis of dynamics of energy demand, which is a function of several macroeconomic indicators such as direct foreign investment, greenhouse gases and the economic growth of the country. Although plenty of studies have scrutinized this issue through the application of several econometric techniques. However, progression in time series and cointegration analysis will allow us to check the effects of non-linearity. Therefore, this study asked whether the emergence of nonlinearity in the economic variables through the application of the newly developed Non-linear Autoregressive Model (NARDL) founded by Shin, Yu, and Greenwood-Nimmo, (2014:281) could provide a novelty on this subject. We propose to take a period from 1980-2015 and applying a linear of Autoregressive Distributed Lag (ARDL) bound model and correspondingly nonlinear class of cointegration i.e. NARDL methodologies. To demonstrate the nonlinearities of the explanatory variables of Energy demand, the positive and negative partial sum of decompositions generated. To find out stationarity of data ADF, PP and Kim Perron ADF unit root test has been applied and results indicated that our model has mix order cointegration. To check the optimal Lag length criteria AIC and SIC criteria have been applied. The empirical results of NARDL test indicate that partial positive sum of FDI has a positive relationship with energy demand while negative partial sum has an inverse relationship with energy demand. Both positive and negative partial sum of GDP and emission of CO2 has direct relationship with energy demand. The long-run NARDL results indicate the absences of asymmetric between variables. Further, the ARDL bound test showed that long-run cointegration exits among the variables. The results showed that FDI adversely affects both long and short-term energy demand. However, GDP and CO2 emissions have a positive relationship with energy demand both in short-term and long-term. Results have suggested that Government should improve the law and order condition in the country to attract the foreign investors, imitates energy-intensive projects, reducing the energy imports dependency, increasing the usage of domestic resources and coping with climate change. Furthermore, Government should increase the usage of renewable energy in production and domestic consumption in order to decrease the emission of carbon dioxide in the environment.