Bugün geçerliliğini yitirmiş bir kavram olarak yoksulluk, neoliberal küresel süreçler ve 1980'lerle beraber değişen ve dönüşen dünyada, yaşanan toplumsal sorunları anlatmak adına yetersiz kalmıştır. Bu noktadan itibaren sosyal dışlanma yaklaşımı kullanılmaya başlanmış ve dışlanma, yoksulluk kavramının değinmediği boyutlarla ele aldığı için kabul görmüştür. Hayata aktif bir özne olarak katılamamayı konu edinen sosyal dışlanma Fransa kökenli bir kavram olsa da artık evrensel bir öneme sahiptir. Evsizlik ise dışlanmanın en yoğun şekilde yaşadığı bir konudur ve dışlanma yaklaşımı altında ele alınan bir konudur. Evsizlik, bireyin barınma hakkından mahrumiyetini, başını sokacak fiziki bir yapıdan yoksunluğunu ifade ediyor gibi gözükse de daha derin ve önemli sorunlara yol açan çok önemli bir konudur. Evsizlik, bir evin bireye sağladığı sosyal, psikolojik ve dahi kültürel faydalardan yoksunluk, sosyal tecrit, özgüven sorunu gibi ciddi sonuçlara yol açan bir sorundur. Dışlanmanın en şiddetli halinin görüldüğü evsizliği ve İstanbul'da yaşayan evsiz insanları konu edinen bu çalışmada, 1980 sonrası gündeme gelen neo-liberal uygulamalar ve küreselleşme süreçleriyle farklı bir boyut kazanan yoksulluk ve evsizlik olgusu sosyal dışlanma yaklaşımı ekseninde ele alınmaktadır.Sözü edilen yoksulluk, sosyal dışlanma ve evsizlik olgularına dair yapılan literatür taramasının ardından evsizlere nicel araştırma tekniklerinden olan anket tekniği uygulanmıştır. Evsizlerin sosyal dışlanma boyutlarını analiz etmeyi amaçlayan bu çalışmada İstanbul sokaklarında evsizlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde 270 evsiz insanla görüşülmüş ve farklı başlıklar altında sorular sorulmuş ve cevaplar tablolar halinde yorumlanmıştır. İstanbul evsizleriyle yapılan araştırma sonuçları göstermiştir ki evsizlik ilk olarak toplumsal ilişkilerden dışlanma, ikinci olarak ekonomik alandan dışlanma ile ilgili bir mesele olarak önümüzde durmaktadır. Meselenin çözümü ekonomik politikalarla ilgili yapısal çözümlerle olduğu kadar toplumsal ilişkilerle alakalı insani bir mesele olarak da karşımızda durmaktadır.
As a concept that has lost its validity, poverty today fails to explain the social problems that have been experienced in a neo-liberal global world that has been changing since 1980s. After this point, the concept of social exclusion was used and axknowledged widely since it suceeded in explaining the phenomenon of poverty more comprehensively. French in origin, yet now a globally recognized concept, social exclusion is about those who cannot actively participate in life. Homelessness is the place where social exclusion is experienced at its most extreme. Homelessness may seem like a problem about an indivudual's not having a house to live in, but in fact it is a bigger problem than that. Homelessness is about not having the cultural, social and psychological benefits that a house can provide to an individual. It is a problem that leads to social exclusion and lack of self-confidence. In this study, I have focused on the most extreme form of social exclusion, i.e. homelessness, and focused on the homeless individuals that live in Istanbul, and analyzed this phenomenon of poverty and homelessness in the context of globalization and neoliberal policies that have been experienced since 1980s. After a literature review on poverty, social exclusion and homelessness, the survey that I conducted with the homeless indivuduals in Istanbul have been introduced. For this study which aimed at analyzing the scope of social exclusion the homeless indivuduals experienced, I have conducted interviews with 270 indivuduals in the areas where homeless indivuduals live. The questions were asked under different titles and answers were analyzed in tables. The analysis shows that homelessness is first of all a problem of social exclusion, and secondly a problem of economic exclusion. The solution of the problem is related to economic policies and structural changes, but it is also a human issue related to social relations.