Bu çalışmada ahkâm âyetlerinden hüküm elde etmede nahvin etkisi ele alındı. Nahiv kurallarının hüküm istidlalinde bir karine olarak kabul edilip edilmediği ve şayet ediliyorsa deliller hiyerarşisinde nerede yer aldığı incelendi. Bu incelemede lafızların nahiv yorumlarındaki farklılıkların hükme doğrudan etki ettiği ve nahvin asla ihmal edilmediği sonucuna varıldı. Ancak nahivden hükme gitme tavrının ittifaklı yerlerde olduğu, ihtilaf noktalarında ise hükümden nahve gitme tavrının daha etkin olduğu görüldü. Nahiv kuralları hüküm elde etmede bir karine olarak kabul edilse de öncelikli deliller arasında yer almamıştır. Bunun sebebi de kabul edilen hükme götürecek başka nahiv yorumlarının da bulunmasıdır. Fakihler, başka delillere bağlı olarak ihtilaf ettikleri konularda nahiv kuralını da bir ispat aracı olarak kullanmış, ancak farklı nahiv ekollerinin varlığı bu ihtilafların dil kuralları ile nihaî çözüme ulaşmasına imkân tanımamıştır. Bu araştımanın, ahkâmü'l-Kur'ân alanında yazılmış eserlerin tamamını kapsaması çalışmanın sınırlarını aşmaktadır. Araştırma, mezheplerin teşekkül sürecinin tamamlanmasından sonra yazılması, mezhepler arası mukayesesi ve nahiv kurallarını öncelemesi gibi sebeplerle İbnü'l-Arabî'nin eseri ile sınırlandırıldı. Böylece tek bir eser esas alınarak eserin tamamı tarandı ve nahvin fıkha etkisi tespit edildi. Giriş ve üç bölümden oluşan çalışmanın birinci bölümünde İbnü'l-Arabî ve eserinin tanıtımının yanı sıra ahkâmü'l-Kur'ân literatürü hakkında bilgiler verildi. İkinci bölümde ise fıkıh-nahiv ilişkisi çerçevesinde kavramlar üzerinde duruldu, nahvin Kur'ân ile olan bağından bahsedildi. Üçüncü bölümde eserden seçilen örnekler çerçevesinde nahvin fıkhî hükme etkisinin boyutları ortaya konuldu.
In this study, we deal with the effect of grammatical rules (nahw) on the derivation of the rulings from the Quranic juristic verses (ayat al-ahkam). We also investigate whether the grammatical rules are considered as contextual indication for the deduction of the rulings (ahkam) and we presented that where it stands in terms of hierarchical order among other evidences. As a result of this research, we drew a conclusion that the differences of grammatical interpretation of utterance have a direct impact on the ruling and nahw was never neglected. Nevertheless, the position of basing those rulings on the grammatical rules is only relevant to the indisputable subjects but, the opposite is more effective in the controversial issues. Thus, the grammatical rules are never accepted as one of the primary evidences, even if they are considered as indications for derivation of ruling. The reason for this is the existence of other interpretations that may lead to the accepted ruling. Islamic jurists used the grammatical norms as proofs, when they adopt divergent approaches in regards to other evidences, but the presence of numerous schools of nahw was an obstacle in front of reaching the final resolution to end the disputes. This work does not comprise the whole literature concerned ahkam al-Quran. We limited our research to Ibn al-Arabi's book for several reasons such as its being authored after the formation of schools of Islamic law and containing some comparisons between different schools, as well as giving preference to the rules of nahw. Thereby, we based our argument on this book, scanned it and identified the effect of nahw on Islamic law. In the 1st chapter, which is made up of an introduction and three sections, we mention the life of Ibn al-Arabi and his book as well as some information about the literature of ahkam al-Quran. In the 2nd chapter, we discuss some terms related to the relation between fiqh and nahw and the link between nahw and Quran. In the 3rd chapter, we identified the effect of grammatical rules on juridical rulings within the framework of selected samples from the book.