Günümüzde yaşam şartlarındaki değişiklikler ve teknolojik gelişmeler nedeniyle bulaşıcı hastalıklara ve beslenme yetersizliklerine bağlı ölüm oranları azalmış, ortalama yaşam süresi artmıştır. Buna karşın dünya üzerinde her yıl milyonlarca insan kalp-damar hastalıkları, kanser, kronik solunum yolu hastalıkları ve diyabete bağlı olarak hayatını kaybetmektedir. Yaşam kalitesini ve iş gücünü azaltan bu hastalıklara bağlı olarak ülkelerin ekonomileri de büyük zarar görmektedir. Sağlıksız beslenme, tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi ve fiziksel aktivite eksikliği gibi sağlıksız davranışlar ile ilişkilendirilen bu hastalıkların önlenebilmesi için toplumun sağlık bilincinin arttırılması büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmanın kavramsal çerçevesini içeren ilk iki bölümde sağlık bilinci ve sağlık davranış modelleri incelenmiştir. Sağlık davranışlarından sağlıklı beslenme üzerinde durulan bu çalışmada teorik alt yapı olarak Planlı Davranış Teorisi kullanılmıştır. Bu çalışmanın temel amacı, hastalık deneyimi ve kullanılan sağlık bilgi kaynakları ile tüketicilerin sağlıklı gıdaları satın alma niyetleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve bu ilişki üzerinde sağlık bilinci ve tutumun seri aracı etkilerinin belirlenmesidir. Araştırmanın amaçları doğrultusunda oluşturulan hipotezler, Türkiye'de yaşayan 18 yaş üzerindeki 450 tüketiciden elde edilen online anket verileri kullanılarak test edilmiştir. Verilerin frekans analizleri için SPSS programı, aracı değişkenli regresyon analizleri için ise Hayes'in PROCESS isimli makrosu kullanılmıştır. Araştırma sonucunda tüketicilerin özellikle katkı maddesi içeriği düşük ve doğal gıdaları sağlıklı olarak algıladıkları belirlenmiştir. Bunun dışında sağlık bilgi kaynağı olarak kullanılan sağlık çalışanları ve geleneksel medya ile tüketicilerin sağlıklı gıda satın alma niyetleri arasında ilişki olduğu ve sağlık bilinci ile tutumun bu ilişkide aracı etki gösterdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan, hastalık deneyimi ile sağlık bilgi kaynağı olarak kullanılan yakın çevre ve yeni medya kanallarının sağlık bilinci ve sağlıklı gıda satın alma niyeti üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığı belirlenmiştir.
Today, due to changes in living conditions and technological developments, infectious diseases and nutritional deficiency related mortality rates have decreased and life expectancy has increased. However, millions of people worldwide die every year due to cardiovascular diseases, cancer, chronic respiratory diseases, and diabetes. The economies of countries also suffer greatly from these diseases which reduce the quality of life and labor force. Increasing public health consciousness is of great importance to prevent these diseases, which are associated with unhealthy behaviors such as unhealthy nutrition, tobacco use, excessive alcohol consumption and lack of physical activity. Health consciousness and health behavior models were examined in the first two chapters including the conceptual framework of this study. It is focused on healthy eating, which is one of the health behaviors in this study and the Theory of Planned Behavior is used as the theoretical framework. The main purpose of this study is to determine the relationship between disease experience and the health information sources used with the intentions of consumers to purchase healthy food and to state the serial mediating effects of health consciousness and attitude on this relationship. The hypotheses, formed in accordance with the purposes of the research have been tested with the online survey data made from 450 consumers over the age of 18 in Turkey. SPSS program has been for frequency analysis of the data and Hayes' PROCESS has been used for the regression analysis. As a result of the research, it has been determined that consumers perceive especially low additive content and natural foods as healthy. In addition, it was concluded that there was a relationship between using of the health care workers and traditional media as sources of health information and consumers' health food purchase intentions, and health consciousness with attitude has been a mediator effect on this relationship. On the other hand, it has been determined that the experience of the disease and the using of the inner circle and new media channels as a source of health information do not have a significant effect on health consciousness and healthy food purchasing intentions.