Toplumsal gelişmeler neticesinde modern sürecin başlarından itibaren dünyanın ve insanlığın evrenin merkezindeki yerinden edilişi, Tanrı'nın ölümünün ilanı ve gerçekleşen dünya savaşları, insanlığı anlam mefhumunu daha geniş ve derinden sorgulamaya itmiştir. Verilen cevaplardan varoluşçu nihilizm, insanlığın çürüme hissinin felsefî karşılığı olarak değerlendirilebilir. Resim sanatının da anlam mefhumuyla ayrılmaz bağı neticesinde, çürüme kavramının varoluşçu nihilizm bağlamında Modernizm'den günümüze resim sanatına etkilerinin araştırılması bu çalışmanın temel amacıdır. Çürüme kavramının araştırılması ve kavramsallaştırmaları, çürüme ile felsefe bağlantısında nihilizmin türleri ve tarihi ve onun bir sonucu olarak antinatalizm ile resim sanatı bağlamında modernizm'den günümüze gelen süreç tezin kapsamını oluşturmaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi ile fenomenolojik, etnografik ve otoetnografik desenler uygulanmıştır. Araştırmada çürümenin farklı biçimlerde resim sanatına yansıdığı görülmüş, varoluşçu nihilizmin de direkt bağlantılı ya da ilişkilendirilebilecek birçok sanatçı tarafından konu edildiği sonucuna varılmıştır.
As a result of social developments, from the beginning of the modern process the displacement of the world and humanity in the center of the universe, the declaration of God's death and the world wars that took place have pushed humanity to question the concept of meaning more broadly and deeply. From the answers given, existential nihilism can be considered as the philosophical equivalent of humanity's sense of decay. As a result of the inseparable connection of the art of painting with the notion of meaning, the main purpose of this study is to investigate the effects of the concept of decay on the art of painting from Modernism to the present in the context of existential nihilism. The research and conceptualization of the concept of decay, the types of nihilism in the connection of decay and philosophy and especially existential nihilism, it's history and antinatalism as a result of it and the process from modernism to the present in the context of painting, constitutes the scope of the thesis. In the study, phenomenological, ethnographic and autoethnographic designs were applied with the qualitative research method. In the research, it was seen that decay was reflected in the art of painting in different ways, and it was concluded that existential nihilism was also the subject of many artists who could be directly related or associated.