Bu çalışmanın amaçlarından ilki neo-realist paradigma çerçevesinde, uluslararası sistemde kutup-başı olabilmek için gerekli olan güç kapasitesi fonksiyonun girdilerini belirlemektir. İkinci amaç ise güç kapasitesi çerçevesinde, Soğuk Savaş Sonrası Dönem'de, uluslararası sistemin yapısını kutupluluk özelinde ortaya koymaya çalışmaktır. Bu amaçlar doğrultusunda, teorik ve kavramsal çerçevede, uluslararası sistem, uluslararası sistemin yapısı, devlet, güç kapasitesi, güç dengesi, kutupluluk, ittifaklık ve sistemik değişim gibi kavramlar neo-realist paradigma çerçevesinde incelenmiştir. Bununla birlikte, uluslararası sistemin yapısına kutupluluk özelinde etkisi olduğu düşünülen güç kapasitesinin türevleri olan askeri kapasite, ekonomik kapasite ve jeopolitik kapasite bağımsız değişkenleri kendilerini oluşturan alt türev değişkenler ile birlikte üç örneklem ülke olan Birleşik Devletler, Çin ve Rusya üzerinden karşılaştırılmaya tabi tutulmuştur. Bu kapsamda, çalışmanın amaçlarına ulaşabilmek için iki farklı bilimsel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bunlardan biri nicel bir araştırma yöntemi olan ikincil analiz yöntemiyken bir diğeri ise nitel bir araştırma yöntemi olan karşılaştırma yöntemidir. İkincil veri analizi ile üç örneklem devlet hakkında farklı alanlarda farklı uluslararası kurumlar tarafından elde edilen istatistiki veriler tezin amacına uygun olarak yeniden işlenmiş ve elde edilen yeni veriler karşılaştırma yöntemi ile üç örneklem ülke üzerinden analize tabi tutulmuştur. Üç örneklem ülke üzerinde bağımsız değişkenlerin incelenmesi sonucunda, üç örneklem ülkenin de jeopolitik kapasite bağlamında öz savunmalarını gerçekleştirebilecekleri söylenebilir. Bunun yanında, askeri kapasite olarak hem nükleer hem de konvansiyonel silahlar açısından Birleşik Devletler ve Rusya'nın Çin'e göre daha avantajlı bir durumda olduğu düşünülebilir. Son değişken olarak, ekonomik kapasite çerçevesinde ise Birleşik Devletler ve Çin iki büyük ekonomik dev iken Rusya'nın başta enerji kaynakları olmak üzere doğal kaynakların ve silah endüstrisinin satışına bağımlı bir ekonomiye sahip olduğu görülebilmektedir. Bütün veriler değerlendirildiğinde, Birleşik Devletler'in Soğuk Savaş Sonrası Dönem'in ilk yarısında, diğer örneklem ülkelere göre güç kapasitesi olarak daha büyük bir ülke olmasına rağmen, özellikle küresel ölçekte yaptığı savaşlar ve operasyonlar sonucunda, ekonomik kapasitesinin güç kaybettiği gözlenebilir. Bu sebeple, uluslararası sistemin kutupluluk özelliğinin Soğuk Savaş Sonrası Dönem'in ikinci yarısından itibaren çok-merkezli bir yapıya doğru evrildiği söylenebilir. Ancak, 2022 yılında, Rusya ve Ukrayna arasında başlayan savaşın seyriyle birlikte, başta Avrupalı Devletler olmak üzere Birleşik Devletler'in Soğuk Savaş boyunca müttefiki olan devletlerin blok halinde tekrar hareket etmeye başlamasıyla Birleşik Devletler merkezli bir tek-kutuplu sistem yapısına dönüşümün başladığı söylenebilir.
The first of the aims of this study is to determine the inputs of the power capacity function, which is required to be a pole-state in the international system within the framework of the neo-realist paradigm. The second aim is to try to reveal the structure of the international system in terms of polarity in the post-Cold War Era within the framework of power capacity. In line with these purposes, concepts such as the international system, the structure of the international system, the state, power capacity, balance of power, polarity, alliance, and systemic change are examined theoretically and conceptually within the framework of the neo-realist paradigm. In addition, the independent variables of military capacity, economic capacity, and geopolitical capacity, which are the derivatives of power capacity and thought to have an effect on the structure of the international system, were compared with the sub-derivative variables that constitute them over the three sample countries, the United States, China, and Russia. In this context, two different scientific research methods were used to achieve the aims of the study. One of them is the secondary analysis method, which is a quantitative research method, while the other is the comparison method, which is a qualitative research method. Through the secondary data analysis, the statistical data obtained by different international institutions in various fields about the three sample states were reprocessed in accordance with the purpose of the thesis, and the new data obtained were analyzed over three sample countries by comparison method. As a result of examining the independent variables on three sample countries, it can be said that all three sample countries can perform their self-defense in terms of geopolitical capacity. Besides, in terms of military capacity, which is another variable, it can be thought that the United States and Russia are in a more advantageous situation than China in respect of both nuclear and conventional weapons. As the last variable, in the matter of economic capacity, while the United States and China are two big economic giants, it can be seen that Russia has an economy dependent on the sale of natural resources, especially energy resources, and the arms industry. When all data are evaluated together, it might be observed that although the United States was a larger country in terms of power capacity compared to other sample countries in the first half of the post-Cold War Era, its economic capacity lost power, especially as a result of wars and operations on a global scale. For this reason, it might be said that the polarity feature of the international system has evolved towards a multicentric structure since the second half of the post-Cold War Period. However, with the course of the war that started between Russia and Ukraine in 2022, it might be said that the transformation to a United States-centered unipolar system structure began with the start of the movement of the states that were allies of the United States during the Cold War, especially the European States, as a bloc.